Emeğin başkentinden gelmek!

Haberin Devamı ›
Olayın bir hakem açısından doğal olmayan durumuysa, bir maçta yapmış olduğu hataların sayısının fazlalığı ve bu hataların ağırlıklı olarak bir takımın aleyhine -büyük bir rastlantı sonucu!- gerçekleşmesidir.Bunun dışında hiç kimsenin, bir takımın şu ya da bu yolla elde ettiği şampiyonlukla, bir hakemin de, üst düzey kategoriye yükselmenin varsa bedelini ödeyip ödemediği ya da bunun için kişisel ilişki ve dostluklarını kullanıp kullanmadığıyla ilgilendiği yok. Becermiş, yapmışlardır, hak edip etmedikleri vicdanlarıyla ilgili bir sorumluluktur. -Burası Türkiye, bırakınız yapsınlar felsefesi yani!- Durum böyleyken asıl sıkıntı meydan okumayla ilgilidir. Kulüp, “Evet bu maçta hatalar oldu. -Trabzonsporluların, Ankaraspor maçında söyledikleri gibi- Ama hakem de hata yapabilir!” diyebilme çağdaşlığını gösterme yerine, “Bize karşı komplo var, hesap; kalan maçlarımıza yöneliktir!” demeyi tercih ederse, bir sevgili dostumuzun dediği gibi, Şükrü Saraçoğlu’ndaki “Yaşa Fenerbahçe” nin yerini diğer 1ile hata yapmadığına inandığı 5 kırmızı kartlı maçtan sonra günlerce, haftalarca ortalıkta gözükmeyip, köşe - bucak kaçan hakemin cesaretinin boyutunu kimse tartışmaya açmamıştı anımsadığımız kadarıyla. Bugün de olaylı bir maça imza atmış, ligin gidişatını etkilemiştir ama bu kez farklılık, gazete gazete, kanal kanal dolaşarak yaptığı güç gösterisidir. Sorun ona bu gücü verenlerdedir. Kimler demiştir, “Git konuş” diye? Konuşabilir miydi Fenerbahçe’nin kaderiyle oynasa, Cumhuriyet’in yönetimindeki kurullar, sınıf arkadaşı ve avanesi izin verir miydi acaba? MHK Başkanının söylemi ve kendinin bazı pozisyonlarla ilgili itirafına, aldığı 6.7’lik nota -bu kadarını da hak etmedi ya neyse!- ve kamuoyunda taraflı -tarafsız hemen herkeste oluşan net kanaate rağmen, “Keyifli bir maç yönettiğini” hata yapsa da bir özrünün söz konusu olmadığı söylemini yaparken işe sosyal demokrat kimliğini de katarak emek kavramını kullanmak neyin nesidir? Emeğin başkentinden gelen bir kişi başkalarının emeğini çalıp birilerine nasıl hediye eder ve bunu savunur? Sadece bu sezon yönettiği 16 Süper Lig ve 2 de A Kategorisi maçından hakem ücreti olarak 30 milyar dolayında gelir elde eden bir kişinin bu söylemi, yerin bilmem kaç bin metre altında asgari ücretle çalışan ve 25 yıllık emekli ikramiyesiyle bile birlikte bu miktara ulaşamayan gerçek emekçilerle dalga geçmek değil de nedir?