Candır aslolan!

Haberin Devamı ›
Galatasaraylılar’ın sık sık vurgu yaptığı, Fenerbahçe tarafınınsa ıslıklarla bastırmaya çalıştığı şike konusunda, “şüpheliler varken” iptal edilen, “hükümlüler varken” oynatılmasına karar verilen ”Süper Kupa’ya” sadece iki kulübün başkanı “Angarya” gözüyle baktı demek ki. Çünkü tribünlerin ateşi karşılıklı olarak birbirlerini yakarcasına, futbolcuların mücadelesi de kora kor oldu.
Galatasaray, Fenerbahçe’ye oranla daha iyi bir kadroya sahip, daha organize. Yanı sıra Fenerbahçe Vaslui yorgunu. Doğal olarak Sarı-Kırmızılılar’ın daha baskılı oynamasını, çok daha fazla pozisyon bulmasını sağlayan bu duruma rağmen, skoru değiştiren unsur zorunlu yapılan Volkan-Mert değişikliği oldu.
Umut’un kafa vuruşunda Mert ne kadar acemi davrandıysa, Elmander farkı artıracak onca pozisyonu o kadar acemice harcadı. İlk yarının uzatmalarında gelen Alex golü, oyun kadar son vuruş faktörünün ve şansın futbolda ne kadar önemli olduğunun kanıtıydı. Kuyt’ın bir atağında “ikili sıkıştırmaya” faul beklentisinin gerçekleşmemesi nedeniyle bir çok Fenerbahçeli hakeme bakarken Umut’un tek başına gidip attığıyla, Baroni’nin “el işi” sonucu gelen Kuyt’ın eşitlik golleri, 2. yarıya damgasını vurdu. Engin klasiğiyle 10 kişi kalan Galatasaray’ın, buna rağmen rakibine pozisyon vermeden bu maçı son dakikalarda koparması, iki takım arasındaki güç dengesi farkını yansıttı.
Ama maçın olayı her golden sonra tribünlerin birbirlerinin canına kast etmeleri oldu. Daha ligin başında, “Bu ne kindir?” diye soramadan edemiyor insan, candır aslolan!