Arama

Popüler aramalar

Büyüklük üzerine

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Atatürk Olimpiyat Stadı’na bu soğuk ve yağmurda, üstelik puan cetvelinde böylesine bir konumdayken ancak Trabzonspor bu kadar taraftar toplayabilirdi. Garibim İstanbul Büyükşehir Belediyespor’u geçtik, Beşiktaş ve Galatasaray’ın bile, tribünlerde topu ‘in-cin’e oynattığına az tanık olmadık. Bu nedenle Bordo-Mavili taraftarların renklerine sevgisinin hakkını verelim öncelikle...

Tam bunları düşünürken, üstelik Manisaspor daha etkili oynarken ve de Simpson’un vuruşunda top direkten dönmüşken, en önemlisi “Acaba bu sevgi karşılığını bulamayacak mı?” derken, Umut’un füzesi geldi. Sonra da Ceyhun’un ki: “Alın” dediler, “Sevginizin karşılığını...”

Her iki yarının da ilk 20 dakikalık bölümünde oyunun kontrolünün Siyah-Beyazlılar’da olduğunu şu nedenle özellikle belirtelim: Eğer bu durum bir sonuç vermemişse ki vermedi, bunda Song’un iki kritik müdahalesinin rolü çok büyüktü. Alanzinho’nun yokluğunda sistemi 4-4-2 olarak belirleyen Güneş’in, ilk kez direkt şans verdiği Teofilo, top tekniği yüksek gözükmesine karşın hazır değil. Bu haliyle Alanzinho’nun ilk dönemlerini anımsattığını, yani zamana ihtiyacı olduğunu belirterek, önce Serkan’a, sonra da Umut’a birer parantez açalım:

Serkan, son haftalardaki performansını giderek artırıyor. Dün Umut’la birlikte maçın kahramanı olmayı anasının ak sütü gibi hak etti.

Umut enteresan bir oyuncu, ilk goldeki vuruşuna şapka çıkarılır. Üçüncü goldeki takipçiliğine de. Ama aynı Umut’un kaçırdıkları da aklınıza gelince, “O Umut, bu Umut mu?” demekten kendinizi alamıyorsunuz. “E o kadarı kadı kızında da olur!” diyerek, dün pekiştirdiği, “2010’da Avrupa’nın en çok gol atan oyuncusu olma özelliğini”, bir Türk Futbolcusu kimliğiyle, sezon sonuna kadar sürdürmesini dileyelim.