Büyük ikramiye

Haberin Devamı ›
Onların da “kötü oynama hakları var” diye savunmuştuk Trabzonsporlu futbolcuları. Oysa ki dün, kötü oyunlarını değil, sorumsuzluklarını, vurdumduymazlıklarını yadırgadık. “Buna hakları yok işte” diye düşünürken, kötülerin içinden çıkan Yattara ve Umut, şampiyonluk yolunda “büyük ikramiye” olarak nitelendirilebilecek 3 puana taşıdılar Trabzonspor’u. Gol sonrası Bordo-Mavililer’i izlerken daha sakin olduklarını gördük. Gole kadarki takım gitmiş, ne yaptığını bilen futbolculardan kurulu bir başkası gelmiş gibiydi sanki. O zaman vurdumduymazlık-sorumsuzluk gibi düşüncelerimiz için kendimizi yargıladık. Sakın bu durum strese bağlı olmasın? Öyleyse takımı yönetenler bunu sorgulasın!
Önümüzde puan cetveli olmasa, bu takımlardan birinin şampiyonluk, diğerinin de kümede kalmak için mücadele ettiklerinden şüphe edecektik neredeyse. Sanki ligde herhangi bir iddiaları kalmamış, orta sıra takımları gibiydi iki taraf da. Ruh yok, mücadele yok, kazanma azmi yok. Bu konumdaki iki takımın mücadelesinin kıran kırana geçmesini beklemek, doğru olanı değil miydi?
Her şeye karşın özellikle Bordo-Mavililer açısından pozisyon zenginliği fazla olan bir karşılaşma izledik. Eğer Gökhan-Umut ikilisi biraz dikkatli olabilseler, skor rahatlığı daha ilk yarıda sağlanacak. Biri Colman’ın direkten dönen vuruşu olmak üzere 4 net pozisyonu harcayan Trabzonspor, ilk yarı biterken yenik duruma düşmekten Tita’nın penaltı atışını kötü kullanmasıyla kurtuldu. 2. yarıda Tati’nın kaçırdığı penaltıdan daha kolay pozisyonları da harcadı Gökhan ve özellikle Umut. Ama ne yaptıysa Yattara’nın ortasında topu auta atmayı beceremedi! İşin şakası bu tabii ki ama Gökhan ve Umut’un bu durumlarını direkt strese bağlayamayacağız kusura bakmasınlar. Yattara’nın form düşüklüğünü de. Biz özeleştirimizi yaptık, sıra onlarda...