Böyle düşünüyoruz

Haberin Devamı ›
Trabzonspor aylar sonra bir deplasman maçını kazandı diye ortalığı süt-liman gösterip, yarın camiayı tekrar hayal kırıklığına uğratacak zemin yaratma çabasındakilerin saptırmaya çalıştıkları, “secde vakası” üzerinde fazla durmayacağız. Fakat durumu “istavroz çıkarmakla” ilişkilendirenlere ve dinci-dindar-dinsiz boyutunda değerlendirenlere bir çift sözümüz olacak:
Hristiyanlıkta “İstavroz”, Müslümanlıkta olsa olsa “el açıp dua etmekle” eşdeğerdir. Bir futbol sahasının ortasında “secde” etmekle değil. “Şaka” ve “Mısır usulü sevinme” olayı işin farklı yönüdür, doğru. Ama gelinen noktanın bir deplasman galibiyetine “secde etmek” boyutu olması gerçeğini de yadsımayalım. Asıl üzerinde tartışılması gereken budur.
Bu nedenler ve ülkenin içinde bulunduğu kritik koşullar nedeniyle bir de spor sahalarında “secde” konusunda gündem yaratma peşinde değiliz. Asıl gündemimiz, Trabzonspor. “Fernando tamam!” haberine, “Bu futbolcuyu alan gazeteciye teşekkür” eden Asbaşkan’a, Başkan Yardımcısı’nın, “Fernando ile faks aracılığıyla anlaşma imzalamıştık!” yanıtıyla oluşan çelişki üzerinde duralım. Camia için yaşamsal önem taşıyan Rizespor maçının başlamasına dakikalar kala saha içinde cep telefonuyla konuşma cesaretini, idari ve teknik yönetim boşluğunun mu sağladığını tartışalım. Bir futbolcunun, “Bize gerçek destek lazım, göstermelik değil” diyerek aslında neyi söylemeyi amaçladığını ya da eski yöneticilerin hafta içi destek ziyaretini mi kastettiğini sorgulayalım.
Sorgulayalım ki, yarın benzer hatalar yapılmasın. Aylar sonra gelen bir galibiyet, Trabzonspor’u secde ettirmesin. Böyle düşünüyoruz.