Arama

Popüler aramalar

Bina yıkılıyor!

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Trabzonsporlu dostlar yakınıyor: “Takımın maçlarını izlemeye utanıyoruz. Aralarında ülke standardının üzerinde oyuncular olmasına karşın takımın belli yerlerinde kadro zaafiyeti de var, ama bu kadar kötü futbolu bununla izah etmek mümkün müdür?”
Son maçın ardından Teknik Direktör ve Başkan Yardımcısı’nın, bir puanı başarı olarak değerlendirmeleri de yakınmaların haklılık payını artırıyor.
Manisa’daki kötü futbolu “bir gün önceki Tahkim Kurulu kararının olumsuz etkisi” diye nitelendirmek, gerçeklerden kaçmaktır. O zaman adama sormazlar mı; “Ankaragücü, Bursa, hatta masada kaybedilen Sivas ve Oftaş maçlarındaki futbol mu iyiydi?” diye. Buna fark atılan Rize maçını da ekleyebilirsiniz.
Teknik Direktör diyor ki; “İnter Toto maçları nedeniyle istediğimiz çalışma ortamını yakalayamadık. Bazı futbolcularımız tam hazır değil.”
Böylesini de ilk kez duyduk. Hâlbuki bizim bildiğimiz, Avrupa Kupaları nedeniyle erken sezon açan takımlar erken form tutup zamanla performans düşmesinden yakınırlar. Bu ne çelişkidir?
Avrupa’da 2. Lig ayarında bir takıma havlu atılmış, transfer tam bir fiyaskoyla sonuçlanmış, Sivas olayıyla ilgili izlenen kötü politika, bu tür suçun asıl karşılığı olandan çok daha fazla bedel ödetmiştir, Ersen olayıyla kurum rezil olmuştur. Bütün bu teknik ve idari skandallar maalesef sadece 2 aylık kısa bir süreye sığdırılmıştır.
Her şey bütün çıplaklığıyla ortadayken, dostlarımız gibi kötü futbola isyan eden, ancak içlerinden sadece birinin sesli düşünebildiği yöneticiler, yakınma değil çözüm makamında olduklarını unutuyor. Onların, koşulsuz biat ettikleri Başkan’a sırtını dayayan Teknik Direktör de kendilerine meydan okuyor, “marangoz” yakıştırmaları yapıyor
Şimdi dostlar diyor ki; “Bu teknik direktörü hâlâ neden tutuyorlar?”
Biz öyle düşünmüyoruz, çünkü bu teknik direktörü göndermek demek, yıkılmak üzere olan evi badana yapmak demektir.