Alkışlayın!

Haberin Devamı ›
Bölünmüşlerdi! Nemalananlar aktif, diğerleri çoğunluk ama, sessiz. İlk grup ya pankart açıyor ya da “...sen bizim her şeyimizsin!” diye bağırıyor. Diğerleri, futbol izlediklerini sanıyorlar masumiyetleriyle. Destek olmaya çalışıyorlar. 3 gündür yaşananlara karşın, dün akşamki maçın 'bir futbol mücadelesinden' çıktığını fark edemeyecek kadar da mı saftılar, yoksa 'bana dokunmayan yılan bin yaşasın' mıydı? Simon Cuper, “Futbol asla sadece futbol değildir!” demişti. Antep maçında bunca rezalete imza atanlara övgü düzülen pankartların yerini, bu ortamda neden 'Satılık kalemler' alsın ki, başka türlü? Ya da: Trabzon’daki başkan, neden maça gelmesin ki? Geçen haftaki, 'Yeni yönetim yeni hava' umudundan, 'eski tas eski hamam' moduna geçilmesi, Avni Aker’in her bir yerine yansır da, sahadakiler bundan nasibini almaz mı? Sabahına çok şey yazılabilecek Trabzonspor’un akşamını anlatacak güzel kelimelerin bir araya getirilememesi işte bundandır.
Çıkmakta zorlanan bir rakibin her gelişinde panikleyen savunmasına, kapasitelerinin uzağındaki aslarına tahammülsüzlüğü, Yattara imzalı bir-iki cılız atakla giderilebilir mi? Topu bırakıp, rakibi düşüren Ceyhun’un yaptığı penaltıyla gelen Erman’ın golü bile hareketlendirmedi Trabzonspor’u. Bir tek Erman tozunu attı hepsinin, ta ki Gökdeniz gollerine kadar. Son 10 dakikası nefes kesen maçı kurtardı. Birinin eski başkanı, diğerinin yenisi. Eski başkandan bugüne birindeki gelişmeyi, yeni başkanıyla diğerindeki gerilemeyle kıyaslayın, farkı görün. Bu arada, hakkını da yemeyin ve kurumu 'kaostan kurtardığı' için alkışlamayı unutmayın!