MENÜ

4 santrforla kaybetmedi!

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Rakip ceza alanına ilk tehlikeli gidişiyle penaltı ve Yattara’nın golü geldi. Sonrası Trabzonspor’un maça ağırlığını koyması, savunmada hiçbir tehlike yaşamaksızın etkili hücum girişimleriyle farkı artırma çabaları, bunun için yakalanan bir çok net fırsattan sadece birini değerlendirebilmesi ve maçın yıldızı Hüseyin’in, kendisi gibi dün akşama ağırlığını koyan Yattara’nın nefis ortası ile fileleri yırtarcasına müthiş vuruşu. İlk yarının kısaca özeti bu. İkinci yarının hemen başlarında Yattara’nın taşıdığı iki topta serbest dolaşım şansını bulması, Diyarbakırspor’da oyun disiplinin kaybolduğunun, savunma güvenliğinin “kaybettikten sonra iki ya da fazlası fark etmez” anlayışıyla tümden riske edildiğinin göstergesiydi. Ama Trabzonspor gibi çok çabuk oyunculara sahip bir takıma karşı bu anlayışın adı futbolda “intihar” demekti. Nitekim 3 dakikada Yattara imzalı ikinci atak Gökdeniz’e Kazakistan maçında milli formayla attığı müthiş golün benzeri bir fırsat daha yarattı ve o da bunu değerlendirdi. Yattara taşımaya devam etti, başta Fatih ve diğerleri değerlendiremeyince perdeyi kendi kapadı. Bu maç, “Trabzonspor 4 santrforla oynadığı her maçı kaybeder!” iddialarını çürüttü. Bu korkunun Trabzonspor’daki hakimiyeti, ilk 18 dakikaya yani penaltıya kadar bir ürkekliğin yaşanmasına da neden oldu. (Ki buna hiç gerek yoktu) Takım golden sonra gerçek kimliğini buldu. Görüldü ki, Yattara iyi olduğu zaman bir takımın tek başına ateşleyici unsuru. Attırdığı, attığı goller, hazırladığı ve güme giden fırsatlar, ayakta alkışlanacak cinsten. Orta alanda Hüseyin’i tutmak zor. Adem de dün akşamki gibi ona ayak uydurunca bu bölgede zaman zaman 4 kişiyi düşünen Ziya Doğan’ın bırakın dördü, üçüncü kişiye de ihtiyacı yok. İyi maç yöneten Bülent Demirlek ve arkadaşlarına zaten fazla iş düşmedi. Tek kritik karar penaltı, onda da görüşümüzü söyledik. Centilmence bir maç oldu. Çünkü futbolcular, en azından dün akşam, 81. yılını kutladığımız Cumhuriyetimiz’in kurucusu Ulu Önder Atatürk’ün istediği ve dediği, “Zeki, çevik ve ahlaklı” sporcu tanımına uygun hareket etti.

YORUM YAZ