Sezon şimdi başlıyor
Transferler, gidenler, gelenler, oyuncu krizleri, kura çekimi, elemeler… Milli aranın ardından 2025/2026 sezonu şimdi başlıyor desek yanlış olmaz. Transferler tamamlandı, planlama konusunda uzman kulüplerimiz hoca değişikliklerini yaptı ve artık sonu Dünya Kupası’yla bitecek sezonu açıyoruz. Milli ara haftası, ligler oynanmasa da konuşacak çok şey biriktirdi.
Haberin Devamı ›
Öncelikle çok taze, Barış Alper Yılmaz’ın özrüyle başlamak lazım…
En çok onun üzüldüğüne eminim. Zamanı geri almak istediğine de eminim. Ama…Özür dilemek, istifa etmek gibi eylemler yarım yapılmaması gereken eylemler. Hele hele iletişim konusunda ve kamuoyuna mal olmuş biriyseniz bu en tehlikeli durumlardan birine dönüşebilir. Çünkü siz özür diledim sanarsınız, halbuki karşınızdaki kitle daha çok sinirlenmiştir. Bu da beklenti ve algılarda farklılık yaratır. Mesela golden sonra tribünle sevincinizi paylaşmaya koşarken tepki ile karşılaşmak, maç önü kendi stadınızda destek göreceğinizi düşünürken bir anda deplasmanda hissetmek gibi. Dolayısıyla bu yarı-özür bence iletişim açısından böyle bir tehlike yarattı. Barış Alper Yılmaz her zamankinden daha çok koşarsa, atarsa, mücadele ederse bir ihtimal var ama çok üzülerek bu hikayenin bitişinin koşullara bağlı olarak ertelendiğini düşünüyorum. Galatasaray taraftarına ve kulübüne saygısızlık yapan ya da haddi aşan kim varsa (bu her kulüp için geçerli) Barış Alper’in yanında durduğu sürece konunun hiçbir zaman çözülemeyeceğini de belirtmek isterim.
Haberin Devamı ›
Gürcistan’ı deplasmanda yenmek ne kadar güzelse, İspanya’ya evinde bu şekilde ezilmek bir o kadar rezalettir. Çabalamadan, bu kadar çaresizce teslim olmak diğer takımlara da, turnuvaya gidebilirsek orası için de çok kötü bir mesaj oldu. İspanya dünyanın en formda ve güncel en iyi milli takımı olabilir ama bu kadar da değil. Maç önü beraberlik bile inanılmaz bir skor diye düşünürken, bunu kimse aklımda geçirmemiştir. Bardağın boş tarafını yazmak, konuşmak kolay. Dolu kısımda, 4 maç daha var, hedefimizden şaşmış değiliz. Averajımızı toparlayarak ilerleyip play-offlar üzerinden turnuvaya gitmeye çalışacağız. En başından beri yapacağımız da buydu zaten, enseyi karartmaya gerek yok. Maalesef 'Montella gitsinciler' hemen türedi. Bir yaz önce Montella bu takıma Euro’da çeyrek final oynattı. Hatırlatmakta fayda var, tüm tarihimizde üçüncü kez çeyrek finale çıktık. Bu takımı Dünya Kupası yolculuğunda yönetmek Montella’nın hakkı, bunu tüm eleştirilere rağmen geçen yaz tırnağıyla kazıyarak aldı.
Alpi, Winner Hoca, Cedi, Larkin, Takım.
Basketbolu oynamayı da, izlemeyi de çok severim. Küçüklüğüm Naumoskiyi izleyerek, Orhun Ene gibi oynamayı hayal ederek, Harun Erdenay’ı antrenmanlarda hayran hayran izleyerek geçti. Sonra Milli Takımı “12 Dev Adam” yapan o jenerasyon geldi. Orhun Ene, Harun Erdenay gibi veteran yıldızların Hidayet Türkoğlu, Kerem Tunçeri, Mirsad Türkcan, İbrahim Kutluay, Mehmet Okur gibi yeni nesil yıldızlarla birleştiği ve bence Türkiye basketbolunun zirve kadrosu, Eurobasket 2002’de Avrupa ikinciliği aldı. Her maçta tribündeydim. İnanılmaz bir deneyimdi. Sonra 2010’da, 2002’de yeni nesil olan yıldızların en iyi dönemini geçirdiği bir Dünya Şampiyonası yaşadık. Maalesef yine ikincilikte kaldık. Ancak o turnuvada zirveye yakın bir kadro ve oyundu diyebiliriz. Bu iki başarı da, iki jenerasyonun da zirve noktasıydı ve bir sonuçtu. Bu sefer durum farklı. Şimdi elimizde en az 3-4 turnuva kemik olabilecek oyuncular ve en önemlisi de bıraktığında Türk basketbol tarihinin en büyük basketbolcusu olacak Alperen Şengün’e, nam-ı değer Alpi’ye sahibiz. Kusura bakmayın biraz Alpi öveceğim. Basketbolun tekniğini, alan paylaşımını, az-çok set varyasyonlarını bilen biri sadece zevk için bile onu izleyebilir. Abartmak istemiyorum ama oyun zekası bence uluslararası seviyede ilk 3’te. Saygıdan Jokic’i tepeye koyuyorum ama ondan sonra Alpi'nin oyun zekasıyla yarışabilecek bir oyuncu bilmiyorum. Unuttuğum, atladığım vardır ama Alpi'nin seviyesinin bence ülke olarak farkında değiliz, değildik. Bu turnuva bize Alpi ile her şeyi hayal edebileceğimize ikna etti. Bence en önemlisi de bu. Oyuncuların açıklamalarına, rakip takım oyuncuların söylediklerine baktığınızda bunu net bir şekilde görebiliyoruz. Çok acayip bir detay var; Alpi daha 23 yaşında… Tecrübesi arttıkça, özellikle şutunu geliştirdikçe “prime” Alpi'yi merakla bekliyorum.
Haberin Devamı ›
Ergin Ataman…
Daha 'winner' bir hoca var mı bilmiyorum, bence Fatih Terim’le yarışır hale geldi. Türk basketbolunun açık ara 1 numarası. Bu kadar aura, bu kadar etki her anlamda çok acayip. Onun bu takımın başında olması tüm oyuncular için büyük şans. Onu fazla anlatmaya gerek yok, son 5 senenin 3’ünde EuroLeague’i kazanmış bir koçtan bahsediyoruz…
Haberin Devamı ›
Cedi, Larkin ve Takım.
"Tecrübe, hayatın sizi kel bırakıp elinize tarak vermesidir" cümlesini çok kullanırım. Cedi bu cümleyi de ters düz ederek, tecrübeyi müthiş bir zamanda olgunluğa çevirip Milli Takım’daki rolünü sonunda buldu. O sahadayken inanılmaz farklıyız, Alpi kadar etki ediyor, sadece görünmüyor. Onun adına ve Milli Takım adına çok büyük kazanım. Shane Larkin… Ne desek boş ve az. Büyük karakter, büyük oyuncu. Saygılar.
Bu takımda daha çok fazla kazanım var. Hep fazlasını beklediğimiz ama o beklentilerin altında kalan Kenan, Şehmuz…Katkıları o kadar değerli, çok önemli bir parça oldular. Bundan sonra onlar da hep katkı verecektir. Furkan Korkmaz, şutör eksiğimizi Cedi ile birlikte kapatıyor ve bence çok değerli katkı veriyor. Adem Bona, Ercan Sipahi... Şut atabilen uzun ve atletik pota altı canavarı…Alpi'yi destekleyecek şahane iki parça. Uzun rotasyonunu muazzam paylaşıyorlar ve ikisinin de farklı farklı alanlarda değerli katkıları var.
Turnuvadaki takımlar, sakatlıklar, her zaman bardağın boş tarafından bakanlar istediğini söyleyebilir. Bu takım çok acayip işler başarıyor ve başarmaya da devam edecek. Yarın ne olursa olsun o madalyayı size yazdım, helal olsun çocuklar, helal olsun hocam.
İlk baştan beri gönlümde Türkiye-Almanya finali var. Umarım Pazar kupa için sahneye çıkarız.