MENÜ

Galiptir Bu Yolda Mağlup!

Abone Ol Google News

Klişe ama öyle. Roma bir günde kurulmadı gibi cümlelerle de devam edebiliriz. Çoğunluğu Galatasaray taraftarı ve Avrupa’da Türk takımı desteklemeyi becerebilen tüm futbolseverler gibi ben de dün hayal kırıklığına uğradım tabi. Neredeyse düne kadar tüm maçları iddialı ve her an maçı kazanabilecek gibi oynayan Galatasaray dün kendi hazırladığı tuzağa düştü. Okan Hoca’dan, futbolculara kadar bir çok şeyi eleştirebiliriz.

Haberin Devamı

Ancak sene başında kuralar çekildiğinde herkes için uygun olan senaryoya geldiğimizi, bu takımın 1.senesi olduğu gerçeği, en az Galatasaray kadar her maç çok iyi performans gösteren Kopenhag’a elenmek gibi faktörleri unutmamak gerekir. Zamanında işle ilgili çok saygı duyduğum birinden çok güzel bir söz duymuştum, “Celebrate Learning” yani tecrübeyi, öğrenmeyi kutla, tadını çıkar. Bu Şampiyonlar Ligi serüven eminim ki hem takıma hem de Okan Hoca’ya çok şey katmıştır. Geldiğimiz noktada üzülmek, sinirlenmek haktır ancak maçtan hemen sonra şimdi hedefimiz Avrupa Ligi kupası demek de bir o kadar vizyondur, değerlidir. Olur olmaz bilinmez ama önemli olan yolda olmaktır. 18 Aralık’ta iyi bir kura ile yeni hedef, yeni yol şimdiden hayırlı olsun. Yeniden Avrupa takımı olabilmek, buralarda mücadele edebilmek de tur atlamak kadar önemli.

Haberin Devamı

Gönül isterdi ki…

Bugün fazla uzatmayacağım, Pazartesi gününden beri canım her anlamda çok sıkkın, yaşanan olay, konunun özellikle dış basında yer alış şekli, insanlıktan uzak hareketlerin tüm dünyanın gözü önünde bu şekilde yaşanması kolay atlatılabilecek şeyler değil. Dünkü maça ne denli etkisi olduğunu da hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz. Önemli de değil, yaşanan olay o kadar büyük kepazelik ki, Türkiye’ye gelecek antrenörlerden, futbolculara, Türkiye’de altyapıdaki çocuklara, hakem adaylarına herkesi futbolla alakalı düşündürdü, düşürdü. Marka değeri falan buralara girmek bile istemiyorum. Sonrasında çeşitli gruplardan gelen bu rezilliği yapana destek mesajları da ayrıca bir psikoloji ve sosyolojik vaka diye düşünüyorum.

Türkiye’de futbol ve belki de spor için kırılma anındayız. Bu kırılma anının ilk aksiyonu çok yetersiz ve radikal bir müdahaleden uzak “süresiz bir uzatma” diyerek geçti. Buradan mutlaka ama mutlaka öğrenerek, değişerek ve dönüşerek çıkmamız lazım. Yoksa Avrupa’ya maksimum 1-2 takım gönderebilen, ara sıra 1-2 iyi oyuncu çıkaran bir futbol ülkesi olma yolunda gidiyoruz… Gönül isterdi ki, ben bugün burada Southampton’ın da sahibi olan grubun Göztepe’yi aldıktan sonra City Group’un olası bir satın alma yapmasını yani Başakşehir’i almasının futbolumuza ve ligimize etkisini konuşayım ya da Euro 2024’teki hayallerimizi, futbol ve iletişim fırsatlarını konuşayım… Umarım o günler de gelecek, karanlığın en yoğun olduğu an Güneş doğmadan önceki saniyedir bakış açısıyla, umut varsa yarın da vardır diyerek şimdilik burada duralım.

YORUM YAZ