MENÜ

Bu Sene O Sene mi?

Abone Ol Google News

Bugün Türk futbolunun belki de en potansiyelli Avrupa sezonu başladı. Galatasaray eğer başarabilirse Şampiyonlar Ligi ve oradan belki bir UEFA Avrupa Ligi yolculuğu ya da CL’de üst turlara, Fenerbahçe, Beşiktaş ve Adana Demirspor da Konferans Ligi’nde çok ileriye gitme şansına sahip. Kadrolara, yapılan yatırımlara baktığımda, bu sene en kötü Nisan ayında en az 1, olursa da 2 takımla Avrupa’da yer almalıyız. Tarihi bir sezon fırsatı olduğunu düşünerek, tüm takımlarımıza sıfır sakatlık, bol şans ve çok başarı diliyorum. Yolun sonu önce final, sonra kupa olsun. Bu sene o sene olabilir…

Haberin Devamı

Bir Güzel Haber Ama…
Ülkemizde spor ve özellikle futbolla ilgili son dönemde gördüğüm en güzel haber tartışmasız, “profesyonel sporcular için alınan vergi, kulüplere altyapı ve amatör branşlarda kullanılmak üzere iade edilecek” haberi oldu. Çok kabaca Almanya’daki eyalet sistemindeki vergi yapısına benziyor ve bence kusursuz bir yönetmelik olmuş. Spordan kazanılan verginin tekrar spora en temel seviyeden geri kazandırılmasını alkışlamaktan başka elden bir şey gelmez. Fakat…Türkiye’deki belki de en kronik sorunlardan olan bir konu hemen aklıma geldi; “Denetim”. Bu haber özelinde Türk sporu ve futbolu için umutlansam da ülke olarak denetleme konusunda ne kadar başarısız ve isteksiz olduğumuz aklıma gelince bir hüzünlendim açıkcası. Çünkü eğer bu yönetmelik uygulanır ve denetimi yapılırsa, Türk sporunun ve futbolunun herkesin yıllardır konuştuğu 83 milyon nüfusun ortaya çıkarabileceği potansiyeli çıkarabiliriz. Düşünseniz, şu an büyük kulüplerin birbirine transfer çalımı atmış olmaktan duyduğu manasız ve anlamsız haz, en azından sporcuların yetişmesine ve en önemlisi sağlıklı bir yaşam tercihi olan sporun gençler arasında iyice yaygınlaşmasını sağlayabilir.

Haberin Devamı

Yeri Gelmişken…
Bu yaz transfer döneminin ana konusu, kim kime nasıl çalım attı? Attı mı? Atmadı mı? İlk kim masadan kalktı? Aynı paraya mı tercih etti yoksa düşük paraya mı geldi? gibi sahaya ve futbola hiçbir katkısı olmayan tartışmalar. Bu yaz transfer döneminin malzemesi de bu oldu maalesef. Transfer çalımı nedir, kim kime gerçekten transfer çalımı atmıştır gibi konulara girmeyeceğim tabii ki ama çalımın kendisinden ziyade sahada ne olduğunun daha önemli olduğunu taraftarlar geriye dönüp çok rahat görebilir. Genç arkadaşlarımız hatırlamayabilir ama Mehmet Topuz çok acayip bir transfer hadisesiydi, günlerce konuşuldu. O dönem için çok ciddi bir bonservis bedeli ödendi. Sonra ne olduğunu merak edenler Mehmet Topuz’un kariyerine bakabilirler. Diğer bir örnek Stoch… Galatasaray resmi sitesinde (o zamanlar Twitter, Romano falan yok, web siteden açıklanırdı ilk) açıklanmış bir oyuncuyu Fenerbahçe almıştı. Stoch Fenerbahçe’ye giderken Şampiyonlar Ligi için gittiğini söyleyip, sonrasında bir kere bile oynayamamıştı. Bunun yanı sıra eminim iyi sonuçlanmış örnekler de vardır elbet. Özetle, bu sene gerçekleşen Syzmanski, Tadic, Halil, Zaha gibi transferlerin çalım olup olmamasının hiçbir anlamı yok. Ne zaman ki sahaya çıkarlar, kulüplerinin başarılarına direkt etki ederler o zaman fark yaratan bir hamleden bahsedebiliriz. Naçizane tüm taraftarlara önerim, bu döviz kurlarına ve futbolun marka değerini düşüren birçok ögeye rağmen, çok kaliteli topçuların olduğu bu ligin keyfini çıkarmaları.

Haberin Devamı
YORUM YAZ