1976'dan beri ne değişti...

Haberin Devamı ›
İngiltere’de holiganlar vardı, o zaman Premier Lig yoktu ve statlar feci bir haldeydi. Kulüpler de üç beş kişi tarafından yönetiliyordu. Kısacası borç içinde oldukları için durumları da hiç iyi değildi. Bizdeki vaziyette aşağı yukarı aynıydı. Aradan 33 sene geçti, iki ülke arasındaki fark, neredeyse 80 seneyi buldu. Peki biz bu işi nasıl başardık? Benim cevabım şu: Kulüpler hala amatör başkan ve idareciler tarafından yönetilmekte. Tuttukları takımın başında olmak da, onları diğerlerinden ayırıyor zannediyorlar.
Şampiyonlar Ligi maçı oynatacak stat sayısı çok az. İngiltere’de bırakın statların arsasını hükümetten istemeyi, karşılaşmalardaki polisin parası bile kulüp tarafından ödeniyor. Profesyonellik artık doruğa çıkmış durumda anlayacağınız. Kiriş World Otel’de tatildeyim. Gazeteleri okuyorum ve 1976’dan beri değişen en önemli şey, futbolcu menacerleri ve yorumcu fazlalığı. Türkiye’deki futbolun kalitesi bu kadar düşükken, televizyonlar topun 3 santim çizgiyi geçmesiyle insanların beynini yıkamaya başlıyor, saatlerce benzeri konuları tartışıyorlar, izleyicileri de taraftarları da uyutuyorlar.
Bir büyük takımın başkanı, ‘3 sene üst üste şampiyon olacağız’ diyor. Hedefler hep Avrupa’da final oluyor. Yapılacak transferleri yine tüccar ve serbest meslek sahibi yöneticiler yürütüyor. Artık miyadını doldurmuş futbolcularla başarı aranıyor. Federasyon Başkanı örnek olarak İngiltere’yi gösteriyor. İyi güzel de, İngiltere 10 senelik bir sürede bu işi gerçekleştirdi. Biz ise hala yerimizde sayıyoruz. Neden diye düşünmüyoruz bile... Biz de sabır var mı? Önce onu tartışmalıyız.