Arama

Popüler aramalar

Sadece Aslan'ın sorunu değil bu!

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Hani birilerin sürekli Galatasaray için, “Rakibe bu kadar da pozisyon verilmez ki” diyor ya... Umarım o birileri, geçen hafta sonu oynanan Tenerife-Barcelona maçını izlemişlerdir! Ve hani o geçen yılı 6 kupayla kapatan Barcelona var ya, işte o Barcelona’nın ilk 20 dakikada vasat rakibine bir anda 4 fark oluşabilecek pozisyonları nasıl verdiğini görmüşlerdir! Ve de 90 dakika sonra skorun Barcelona lehine nasıl 5-0 gerçekleştiğini de... Skordan daha önemlisi, o 5-0’ın ‘ilk 20 dakikadaki anlayışını sürdüren’ aynı takım tarafından elde edilmiş olmasıydı. Yani bir galibiyetten daha fazlasıydı Katalan ekibinin futbolseverlere anlatmak istediği, tabii anlayana! Şunu ısrarla söylüyorum, bu oyun anlayışı, rakip ne kadar zayıf olursa olsun, karşı tarafa da kazanma şansı tanıyor. Bir futbolsever olarak bunu önemsiyorum, o nedenle de futbol benim için bir galibiyetten fazlasıdır!

Chelsea’nin antifutbolu
Unutulmamalı ki, göze hoş gelen hücum futbolunda, rakiplerin oynama isteğinin de önemli payı var. İlgili olanlar iyi hatırlar geçen sezon Barcelona-Chelsea arasında oynanan Şampiyonlar Ligi yarı final maçlarını... Sıfır pozisyonlu iki 90 dakikayı yaşatanların arasında aynı Barcelona vardı, ama yine oynamak isteyendi... Onu sadece durdurmaya çalışarak ‘anti futbolu’ benimseyen Chelsea’nin eseriyde o iki sıkıcı, insanı futboldan soğutucu 90 dakika! Sonuçta son anda gelen golle de olsa, turu atlayan yine oynama yanlısı oldu. Oysa Chelsea de baştan beri hep oynamayı isteseydi ve öyle elenip gitseydi keşke! Kaybeden milyonlarca futbolsever oldu sonuçta, sadece Chelsea değil!

Bu üç konu çok önemli
Olayın bir başka boyutu, oyunu rakip alana yıkmak için savunmasını orta sahaya kadar çıkartan bu anlayışın, arkaya atılan uzun toplarda, atağa çıkarken kaptırılan toplarda kalesinde tehlikeler yaşamasının çok doğal olduğudur. Bu risk olmadan hücum futbolu oynayamazsınız çünkü. O nedenledir ki, hücum futbolu oynayacaksanız, bu tip tehlikelere de hazırlıklı olmalısınız. Ve ona göre de önlemlerinizi almalısınız. Bunun olmazsa olmazı da, seri, iyi yer tutabilen, en az rakibi kadar inatçı bir stoper... Organize bir takım savunması... Ve atağa çıkarken top kaptırmamaktır. Galatasaray’ın en büyük eksikleri bugün için budur. Ama tüm bunlar çalışmayla aşılabilir.

*****

Çabukluk ve panik

Arsenal ile Everton arasında hafta sonu oynanan maç, bir ders niteliğindeydi. Arsenal’ın, 2-1 yenik girdiği uzatma dakikalarında panik yapmayıp, sistemine ve anlayışına ihanet etmemesi, yine örnek olmalı Galatasaraylı futbolculara! Yani uzatmanın bile son anları yaşanırken, 3-4 doldur-boşalt yerine, Arsenal’ı Arsenal yapan özellikte 1 tane atak geliştirme tercihinin kullanılmasından söz ediyorum. Bunu alkışlanır kılan, evinde, binlerce taraftarının önünde, mutlaka kazanılması gereken bir maçta yapabilmeleriydi. Uzatmanın da uzatmasında gelen golle beraberliğe ulaştılar, ama kazandıkları/kazandırdıkları, o 1 puandan çok daha fazlasıydı! Galatasaray’ın zaman zaman başaramadığı konulardan biri de işte bu; çabuk oynamakla paniklemeyi birbirine karıştırmak!

*****

Saldırın... Durmadan...
Galatasaray’da arsızca rakip kaleyi düşünen futbolcu sayısı her geçen gün artıyor. Sabri, Keita, Arda, Kewell, Baros, hatta Mustafa Sarp ve Servet Çetin... Şimdi bunlara Caner de eklendi. Günümüzün ve geleceğin futbolcu tipi olan Caner’in bonservisi mutlaka alınmalı. Keşke şartlar oluşsaydı da, Bursasporlu Sercan Yıldırım da transfer edilebilseydi... O da çok önemli bir yetenek. Sadece Galatasaray’ın ihtiyacı olduğu için değil bu dileğim... Sercan’ın da Galatasaray’a ihtiyacı olduğunu düşünüyorum! Umarım Bursaspor Yönetimi vermeme kararından ötürü ileride pişman olmaz.