Arama

Popüler aramalar

Patlayan forvet üstü az kuru!

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Sistemi, stadı, taraftarının davranış biçimi, futbolcuların fizik kondisyonu, bireysel ve takım savunma anlayışı, birlikte hareket etme otomatiği, kulübün mali portresi, dolayısıyla sezon öncesi transfer yapabilme sıradanlığı (!), doğru hedef belirleme vs, vs... Herkes elini vicdanına koysun ve iki takımı bu kıstaslarla değerlendirsin. Sizce, kuralar çekildiği sırada ‘PSV, Galatasaray’dan iyi bir ekip değil’ görüşünü savunanların, 2 maçın ardından hâlâ bunda ısrar etmesinin altında ‘Çapanoğlu’ aramam, paranoyak olduğumu mu gösterir?Zihin açıcı bir kaç soruGalatasaray’ın, kadro yapısı nedeniyle hücum ağırlıklı oynaması gerektiğinin altını defalarca çizdim. Savunma yapmayı ‘zül’ gören bir felsefenin ürünü bireylerden oluşan takımdan sistemli hareket etmesi beklenemez çünkü. Bu da o kadar kolay öğrenilen bir şey değil ayrıca. Ama bir takım, hiç olmazsa sahip olduğu en güçlü yanını kullanarak rakibini tuzağa düşürme akıllılığını gösterebilir. Ne demek istediğimi, Farfan örneğini verip ‘patlayan forvet’ sakızını çiğneyenlerin de zihnini açacak sorularla anlatayım;Soru 1: Yaklaşık 20 yıl önce Beşiktaş’a kiralık gelen Les Ferdinand patlayan bir forvet tipi değil miydi?Soru 2: 80’lerdeki futbol anlayışı ve forvet tercihi ile bugünkü arasında ne gibi benzerlik/farklılık kurulabilir? Soru 3: Bu örnek ışığında, ‘patlayan forvet günümüz futbolunun gereğidir’ denebilir mi? ‘Yoksa bu tür forvetlere her zaman ihtiyaç duyulur, ama çok özel oldukları için ender rastlanır?’ mı demek doğrudur?Soru 4: Ümit ve Necati patlayan forvet midir ki, Hakan Şükür kenarda oturtulur? Yoksa Hakan da özel bir forvet tipi midir, onun gibisi de her takımda bulunmaz, tıpkı Ferdinand gibi!Ağzına sağlık Sayın Başkan!Gelelim Başkan Canaydın’ın “10 numara eksiğimiz var, ama dünyada bu tür oyuncular az ve pahalı” itirafına... Aylardır “Bırakın ön liberoyu da, 10 numara özellikli birini bulun” diye yırtınan ve bunun gerekçelerini sıralayan biri olarak mutluyum. Türkiye’nin en büyük kulübünü yöneten Canaydın’ın ve takımın patronu Gerets’in doğru saptamalar yapmasını görmek beni rahatlattı! Tahmin ettiğim gibi, tek neden parasızlıkmış! Bu günler nasılsa geçecek ve iyi bir 10 numara yeniden Sarı-Kırmızılı renklere katılacaktır. Ama o günler gelene kadar Arda, Oğuz, hatta Carrusca’ya sarılmakta yarar var.Sözün özü; son şampiyonlukla yeniden yapılanma yolunda hatırı sayılır kredi kazanan Galatasaray, çizdiği yanlış yol haritasının bedelini ödemektetir bugün. Geçiş dönemleri her zaman sancılıdır ve öyle de olacaktır. Bu sezon bu tren kaçırılmıştır, ancak bir ‘rönesans’ yaşanmadan aydınlık günler hayaldir!