MENÜ

Nokta atışı!

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Yaşıydı, mesleğe verdiği araydı gibisinden ‘önyargılı ve zoraki’ gürültüler arasında kolları sıvayan Feldkamp’ın etkisi, Galatasaray’da hemen hissedilmeye başlandı. İlkin disiplin ön planda artık... Yardımlaşma, çalışma, söyleneni yapma gayreti, sonuca gitme, rekabet, saygı, sevgi, kazanma azmi, daha ilk maçlarda bile hemen göze çarpıyor. 1. Fatih Terim döneminden sonra hasret kalınan hücum pres anlayışı ve başarılı uygulamasına dönüş sözkonusu... Bunda, kadrodaki gençleştirme operasyonunun ve kendini kanıtlama isteği ile yanıp tutuşanların çokluğunun da payı büyük tabii... Tüm bu doğru hatırlamalar, Galatasaray futbol takımının yarınları için umut veriyor. Yeni Cim Bom’un bu sezon tüm maçlarında heyecan doruğa ulaşır, sonuç ne olursa olsun futbolseverler parasının karşılığını kuruşuna kadar alır. Tabii bu durum, ‘salt skor taraftarları’ için bir anlam taşır mı, sanmıyorum! *** Her türlü (haklı ya da haksız) sert ve aralıksız eleştiriye, telaffuz edilen 200 milyon dolara yakın borca karşın yapılan transferler süper... Fenerbahçe Yönetimi’nin (haklı ya da haksız) sözde akıl oyunlarıyla engelleme çabalarına karşın Seyrantepe’deki stat ihalesinin eli kulağında... Riva projesi sırada... Florya zaten cepte, cankurtaran gibi bekliyor. Bunlar da kulübün yarınlarına ilişkin, şimdilik zayıf da olsa ufukta gözünen ışıklar. Hiç olmazsa zifiri karanlıktan iyidir. Yönetim lehinde bir görüş oldu belki, ama buradan bakınca gözüken manzara böyle... Peki, tüm bunların ışığında Çetin Altan üstadın dediği gibi, ‘enseyi karartmayın’ desem... Bu söz de körü körüne Canaydın düşmanlığı güdenler için bir anlam taşımayacaktır sonuçta! Aksi olsa, kombine ve resmi ürün satışları, en azından şu dönemde Fenerbahçe’nin çok çok altında kalmaz, ezilmez(di...) *** Young Boys maçında oyundan alınan Serkan Çalık, Feldkamp’a elini uzattı. Alman hoca, bu tokalaşma çağrısı karşısında oralı olmadı. Görmediği için miydi, yoksa ‘Patron benim, kimi tebrik edip etmeyeceğime ben karar veririm’ mesajı mıydı, pek anlaşılamadı. Dikkatli gözler, hassas beyinler şimdilerde bu olayı tartışıyor. Alman hoca tarafından geçerli bir açıklaması olacaktır mutlaka. *** Mahmut Uslu, Adnan Polat’ın özel bir sohbette ‘birebir’ kendisine söylediği sözleri kamuoyuna açıkladı! Yeri miydi, zamanı mıydı, daha önce niye açıklanmadı, gibisinden pek çok soru sorulabilir. Hatta ‘kanıtla o zaman’ demek gerekir. Ama benim üzerinde durmak istediğim konu, bir insanın ne kadar güvenilir olduğu ile ilgili... Bir zamanlar, bir şekilde can ciğer kuzu sarması olacaksın, sonra da ilk fırsatta belden aşağı vuracaksın, yok böyle bir şey! 100 yıllık ezeli rekabetin, nasıl her geçen gün biraz daha ‘ezeli rezalete’ dönüştüğünün belgelerindendir bu tür ‘karşılıklı güvensizlik ve satışlar!’

YORUM YAZ