MENÜ

Kurtuluş yolu!

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Altyapıdan 7-8 isim, Türkiye’den olmuş ya da olmaya aday bir o kadar yetenek ve az ama öz, gerektiğinde oldukça pahalı öğretmen yabancılar Hagi gibi, Hooijdonk gibi, Kewell gibi, Alex gibi, Neill gibi...
Daha önce işleyenler oldu bu konuyu, altyapının her yaş grubunda aynı sistemin öğretilmesi... Sadece Türkiye değil, Avrupa’nın dört bir yanındaki gençlerin altyapıya getirilmesi... Yabancı olarak, yetenek kadar ‘adamlığın’ da ön planda olduğu tercihler...
Futbol anlayışında olmazsa olmazı ‘hücum futbolu’dur Galatasaray için, başka bir anlayış dikiş tutmaz. Taraftarını başkası tatmin etmez. Çünkü ulaşılabilen en üst başarı noktasının tadına onlardan başka varanı olmadı bu topraklarda bugüne kadar! Ve yine bu çizdiğim çerçeveye uygun bir teknik adam... Gelişime açık, genç ama tecrübesiz değil, bu felsefeyi benimsemiş, kendine güvenen, Galatasaray geleneklerini özümseyebilen, dili sadece yarattığı takımın sahadaki verdikleri olan, bunun dışında ‘lak lak’ yapmayan hoşgörülü bir abi, candan bir arkadaş, yeri geldiğinde ‘elinde cetvel olabilen’ bir öğretmen! Ama okuldan kovmayı öncelikli ceza olarak görmeyen!
Çok zor mu tüm bunları yapabilmek. Kesinlikle hayır, sadece birazcık zaman, birazcık sağduyu, hepsi o kadar. Diğer kulüpler için bir başına bu yetmez, tamam... Ama söz konusu Galatasaray ise, zaten taraftarının öncelikle istediği sahada göze hoş gelen futbol oynayan, gol atmak için son dakikaya kadar çabalayan, uyumlu, yardımlaşan bir Galatasaray, kazansa da olur, kaybetse de fark etmez o zaman...
Gel gör ki son dönemde ve halen bazı takımlarımızın yaptıkları ‘flaş’ transferler, ‘Katar’dan Manchester City’e’ doğru bir yolculuğa çıktığımızı gösteriyor anlayış bakımından... Hangisi doğru, hangisi yanlış, bu tartışılır! Ama bu örneklerin, yukarıda çizmeye çalıştığım ‘Nasıl bir Galatasaray’ tablonunun oluşmasını geciktireceği de bir gerçektir çoğu zaman. Sarı-Kırmızılı taraftarların içinde de, ‘ne olursa olsun, yeter ki şöhret’ olsun, ‘nasıl olursa olsun yeter ki kazanalım’ anlayışını benimseyenler var. Onların sesini kısmak için hemen bir başarının yakalanması şart. Ama bunun da bir garantisi yok. O nedenle diyoruz ki zaten, yöneticilik zor zanaat... Yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal... Ya da iki ucu da... Ancak birilerinin de artık, kelle koltukta bu adımları atma zamanı geldi de geçiyor... Adnan Polat ve yönetimine mi nasip olur bu devrim yoksa yerine hazırlananlara mı, bilemem. Ama emin olduğum bir şey var ya bu yola girer Galatasaray ya da geçmişle yaşar!

YORUM YAZ