Her şey Sion maçına bağlı
Haberin Devamı ›
Kalli’nin ‘disiplinsizlik’ gerekçesiyle Lincoln ve Hakan Şükür’e verdiği bir maçlık kadro dışı cezası, iki değerli ismi ileride tamamen kaybetmeme adına ve ekip olma yolunda atılmış doğru bir adımdır. Kriz böyle yönetilir işte!
Küçük hesaplar peşinde koşmadan, aynı zamanda da olayı büyütmeden! Bunun sonucunu çok kısa zaman sonra, hatta perşembe akşamı herkes görecek. Futbol, yarattığı ve döndürdüğü parayla doğru orantılı olarak ciddi bir iştir.
Kurallar herkese eşit uygulanmalı. Bundan niye rahatsızlık duyuluyor, ben de bunu anlamıyorum. Zico ve Sağlam fazla yumuşak, Kalli fazla sert, diyorlar. Önce bazıları ortasını bulabilse şu eleştirme işinin!
Derbideki iki pozisyon çok tartışıldı. İlkinde Arda pozisyona girmek isterken, Diatta’nın müdahalesiyle top dışarıya çıkıyor. Arda’nın yumuşak bilek hareketi sonrasında o topun, o hızla dışarı çıkması fizik kurallarına ve sağlıklı akıllara aykırı. Diatta’nın ya topa ya da Arda’nın topla oynamak istediği sol ayağına arkadan bir darbesi söz konusu olmalı o zaman. Yavaşlatılmış gösterimlerde Diatta topa dokunmuyor. Öyleyse?
İkincisine gelelim; Arda’nın ceza alanında yerde kalması sonucu Selçuk Dereli’nin verdiği penaltı kararına... Arda giriyor, Toraman arkadan gelip yatarak temiz biçimde topu alıyor. Pozisyon devam olmalı. Ama aynı anda hışımla kopup gelen Serdar Kurtuluş faktörü var. Arda’yı engellediği kesin. Topa dokunmuyor, dokunduğu şey farklı. Burada tartışılan konu, ısrarla ‘sadece’ İbrahim Toraman’ın hareketinin topa olduğu... Ya Serdar Kurtuluş’un ki...
İşte onu herkes arka plana atıyor. Sanki hiç yaşanmamış gibi! Üstelik olay bir karambol, kimin ayağı kimde belli değil. Burada suçlanması gereken önü kapalı Dereli değil, Kurtuluş’un acemice, kontrolsüzce bu olaya dahil olması!
Ve sıra Galatasaray’ın futbolunda; Kasımpaşa maçında Olimpiyat’taki rüzgâr, Beşiktaş maçında ise eksik futbolcuların fazlalığı ön plana çıkartıldı. Çağdaş sistemler, kişilere bağlı olamaz. O zaman zaten adına sistem denmez. Kalli’nin ‘hücum futbolu’ felsefesi son dönemde sekteye uğramaya başladı, bu doğru. Ama bunun tek nedeni, UEFA Kupası’nda gruplara kalamama olasılığının oyuncuların beynine yaptığı baskı. Cim Bom’da başlatılan düşünce devriminin başarılı olup olmayacağı, perşembe akşamki Sion maçının sonucuna bağlı gibi gözüküyor.