MENÜ

Gerçek şampiyon nasıl olunur?

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Öncelikle ‘spor yazarı’ maskesiyle aramıza sızıp amigoluk yapanların, hiç olmazsa bundan sonra saha içinden tribüne çıkmasını diliyorum. Haddim olmasa da, kalemini bir kulübün, grubun veya başkanın hizmetine sunanlara, geride bırakacakları bir soyadları olduğunu ve çocuklarının ömürleri boyunca o soyadını taşıyacağını hatırlatmak istiyorum. *** Galatasaray taraftarı bu sezon sınıfta kalmıştır. Futbolcuların sezon boyu binbir zorlukla verdikleri alkışlanası mücadeleyi görmezden geldiler, tribünleri son bir kaç hafta dışında boş bıraktılar. Umarım o oyuncuların Denizli’deki sonucu saha içinde beklerken ortaya çıkan görüntülerini izlerken, küfrettikleri günleri de bir an olsun düşünmüşlerdir. Taraftarlık iyi gün dostluğu değil, tam tersi her zaman yanyana yürümektir, futbolcusuyla, yönetimiyle birlikte hareket etmektir. Sarı-Kırmızılılar, ürün satışlarından kombineye, tribün doluluğundan destek biçimine kadar her konuda nal toplamıştır. *** Yönetim, bu sürpriz şampiyonluğun rehavetine kapılmamalı, kulübü bir an önce borç batağından çıkarmanın yollarını bulmalı, stadını yapmalı, en önemlisi de, ‘Galatasaraylılık duruşunu’ yeniden hayata geçirmelidir. Ali Sami Yen’de küfür ve her türlü şiddetin kökünü kazımak için eğitimden, güvenlik önlemlerine kadar her türlü girişimi hassasiyetle yerine getirmeli, buna önce verilen demeçlerin içeriğinden başlanmalıdır. Madem Türkiye’nin Batı’ya dönük yüzüdür Galatasaray, çıkışı bir eğitim kurumudur her fırsatta gururla söylenen, öyleyse buna uygun davranılması zorunluluktur. Sağduyulu Galatasaraylılar’ın tümü, ortadaki bu tablodan fazlasıyla rahatsızdır. *** Kurucusu Ali Sami Yen’in, ‘Maksadımız ...’ diye başlayıp, ‘... Türk olmayan takımları yenmektir’ diye noktalanan sözünün işaret ettiği gibi, yurtiçindeki derecelerin araç, Avrupa’da başarıların ise amaç olduğu unutulmamalıdır. Camianın ‘ezeli rakiplerine terbiye sınırları aşılmadan’ bazı göndermelerde bulunması hoşgörülebilir, ancak kutlama yaparken ‘bir karşı tarafın’ olduğu asla gözardı edilmemelidir. Benim Galatasaraylılık’tan anladığım işte bu incelik, bu tevazu, bu zarafettir, sadece Sarı-Kırmızı renklere duyulan aşk ve geçici sportif başarılarla bir anlık tatmin değil. *** Fenerbahçe Yönetimi’nin, ısrarla yaptığı hatalar sonucunda milyonlarca taraftarına ve şanlı tarihine yaşattıkları ibret olmalı. Galatasaray Yönetimi’ne sesleniyorum; siz siz olun, bir takımdan futbolcu alırken küçük hesaplar peşinde koşmayın. Bir başka kulüpten alacağınız oyuncu için bonservis bedeli ödemek zorunda olmasanız bile, bir genç oyuncunuzu karşılık beklemeden kiralık olarak verin. Böylece hem o kulüp eksiklerini bir nebze olsun gidermiş olur, hem de gelecek vaat eden oyuncunuz maç tecrübesi kazanır. Siz siz olun, mutluluğunuzu başka takımların mutsuzluğundan, zenginliğinizi başka takımların fakirliğinden sağlamaya kalkmayın, bu çark birlikte dönüyor, unutmayın. Siz siz olun, ne kadar başarılı olsanız olun, kibirli olmayın. Siz siz olun, genç kuşaklara doğru örnek olun. Hiçbir zaman kaybetmezsiniz, aksine daha da büyürsünüz.

YORUM YAZ