Arama

Popüler aramalar

Cim Bom'un misyonu

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Aslında futbolumuzun temel sorunlarından biri, hayatının her alanında ‘salt kazanmayı’ her şeyin üstünde tutanların yaptıkları yorumların ‘futbolu yönetenlerce’ ciddiye alınması, onlara yönlendirici payesi takılması, ceplerinin doldurulması ve şöhretlerinin pohpohlanmasıdır. Oysa nasıl ki, taraftarların futbolsever olanı makbul ise, yazarların da skorseverleri değil, futbolsever olanları el üstünde tutulmalı. Bu oyunun çıkış ve varış noktasında da gol atmak var, işte birileri hep bunu unutuyor ya da ıskalıyor maalesef!

Futbolu, her iki takımın da ‘mükemmel savunma yaptığı’ maçlarda bile en kısır skorun 100’lerle ifade edildiği basketbolla açıklamaya çalışanların, ortalama 1-2 golle kapanan 90 dakikalar için de ‘savunma da savunma’ diye yırtınmalarını anlamak olanaklı değil bu nedenle...

Antifutbola geçit yok
Eloğlu artık bırakın 90 dakikanın her anında bir top için dişe diş mücadele etmeyi, topa sahip olduğunda sürekli karşı kaleyi düşünmeyi... Artık savunması yerleşmiş bir takımın topu taça atmasını bile ıslıklıyor! Diyor ki oyuncusuna, antrenörüne, başkanına, ‘savunman yerini almış, sen topu kazanmaya ve bir an önce karşı kaleye taşımaya çalış.

Onca para veriyorum, zaman ayırıyorum, bunun karşılığını ver bana. Niye taça atıp, gereksiz faul yapıp oyunun hızını kesiyorsun.’

Haksız mı? Savunmada az adamla, dengesiz yakalanırsın, o zaman at taça, yap faulünü... Aksi durumda bunun adı antifutboldur. Yine futbolsever-taraftarlar diyor ki, ‘antifutbolla kazanacağın puan ya da puanların için seni alkışlamam.’ İşte bu anlayışa ulaşıldığı anda, futbolumuzda da yeni bir sürece girilmiş olacaktır. Oyunun keyif yönü ön planda tutulup ödüllendirildiğinde, yani taraftar-futbolseverler tribünlerden bunu yüksek sesle talep etmeye başladığında, takımlarımız, antrenörlerimiz ve yöneticilerim buna kayıtsız kalamayacaktır.

Galatasaray buna mecbur
Varlığını ve tüm unvanlarını ‘hücum futboluna’ borçlu olan Galatasaray’ın, işte bu nedenle ‘her türlü bedeli ödeme pahasına’ bu misyonu sürdürmesi gerekiyor. Kulaklarını antifutbolu savunanlara tıkamalı, ikinci yarı ile birlikte yine seyri güzel, pozisyonu fazla, ‘karşı takıma da kazanma şansı tanıyan’ anlayışına geri dönmelidir. Futbolseverleri, antifutbol oynayan takımları ve bunu alışkanlık haline getiren futbolcuları ıslıklamaya davet ediyorum. Aksi takdirde ortada izlenmeye değecek futbol adında bir oyun kalmayacak. İnanın son dönemde bizim maçları, salt mesleğim gereği izliyorum. Ve aynı saatte İngiltere ya da İspanya Ligi’nden canlı bir yayın varsa, bizimkileri geceyarısından sonra banttan takip ediyorum. Galip gelme uğruna, Ali Sami Yen’de skoru korumayı düşünen Galatasaray ya da Kadıköy’de bile kontratak anlayışı benimseyen Fenerbahçe şampiyon olsa n’olur, olmasa n’olur!

*****

Ali Turan vakası
Kulüpçülük anlayışımız da sakat bizim... Örneğin Ali Turan’la belirli bir süre için, bir bedel karşılığında anlaşma imzalamışsın. Sözleşmesinin biteceği sezonun ortasında diyorsun ki, “Gel bana imza at, para kazandırarak git.” Yahu kardeşim, adam sana aldığı paranın karşılığını vermiş mi, vermiş... Daha ne istiyorsun, anlaşılır gibi değil... Bu konuyu geriye dönüp de değerlendirebilirsiniz. Emre ve Okan’ın gidişleri ya da Mustafa Sarp’ın gelişi gibi... Kurtulamadık şu bencillikten ve ilkellikten yani! Bir de Süleyman Hurma, Kayserispor’un çıkarını mı korumak istiyor, Galatasaray’a mı takıntılı, pek anlaşılamıyor!

*****

Sercan’ın adresi
Bursaspor’un zirveyi zorlaması sevindirici. Bu nedenle hiçbir futbolcusunu kaybetmemesi, aksine takımın eksik bölgelerine takviye yapması şart. Ancak Sercan Yıldırım konusu farklı. Daha önce de benzer durumlar yaşandı. Transfer söylemleri ayyuka çıkınca, o futbolcudan verim alınması zora giriyor. En iyi çözüm, Bursaspor’un da çıkarları gözetilerek, Sercan’ın Galatasaray’a transfer olması. Cim Bom’un onun özelliklerine sahip golcüye ihtiyacı var, Sercan’ın da büyük bir Avrupa takımına gitmek için şöhretli bir basamağa... Bir de Bursa’nın paraya ihtiyacı varsa, bu işin gerçekleşmesinden doğal ne olabilir ki!

*****

Yeni kupa zamanı!
2000’deki UEFA Kupası’nın üzerinden, 5 ay sonra tam 10 yıl geçmiş olacak! Anketler, genelde 10 yıllık zaman dilimi baz alınarak yapılıyor. Ve 2000’in hatırına Cim Bom olsun, Fatih Terim olsun, dönemin futbolcuları olsun hep zirvede yer alıyordu. Dikkat, zaman aşımına uğruyorsunuz!