Arama

Popüler aramalar

Cim Bom'un Kadıköy'ü yok ki!

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

O kafeler, o sokaklar imrenilesi biçimde Sarı-Lacivert çiçek bahçesine bürünür. Maç 90 dakikada biter, ama çoluk çocuk yaşanan bu şenlik havası tüm gün sürer. Gösteriş, her şeyden önce gelir. Bu tablonun oluşumunda tabii ki Kadıköy ve özellikle de minibüs caddesinin güney bölümünün ‘her anlamda’ İstanbul’un gerçeklerinden uzak yapısının ciddi etkisi vardır. Aynı kültürün İstanbul’un dört bir yanından gelenlerin doldurduğu Saracoğlu tribünlerine uğramaması da bunu kanıtlıyor zaten!***Beşiktaşlılık, gerektiğinde kuru gürültüye pabuç bırakmaz, ama ağırlıkla mütevazılığı temsil eder, hayatın her alanını kapsayan bir duruş söz konusudur. Patlamaların da, sevginin de uç noktalarda yaşandığı bir alemdir orası. Alen “Bizim siyasetle ilgimiz yok” dese de, Çarşı ‘nükleer’e olduğu kadar, faşizme de karşıdır! Sosyal ve siyasal yelpazedeki yeri aşağı yukarı bellidir! O nedenledir ki, ‘işçi sınıfının en önemli, belki de tek deşarj silahı olan küfrün İnönü Stadı’ndan silinmesini, ülkedeki gelir ve fırsat eşitsizliği son bulmadıkça beklemiyorum açıkçası. Fenerbahçe’nin ‘Cadde’si gibi Beşiktaş Köyiçi de kulübün temsil önderliğini üstlenir şov yönünden, bu soyutlanmış yapılarından ötürü... Dikkat edin, benzer yönleri çoktur iki bölgenin... Aynı gün içinde hem Kadıköy-Beşiktaş, hem de Kadıköy-Eminönü vapurlarında seyahat ederseniz, ne demek istediğim daha net anlaşılacaktır!***Oysa Galatasaray’ın bir Kadıköy’ü ya da Beşiktaş’ı yok. Sloganı olan yüzü batıya dönük, yenilikçi kimliğini Lise temsil eder. Çiçek Pasajı seçimden seçime simgesidir Lise’nin, ama Beyoğlu sadece bir kulüple yetinecek kadar içine kapanık, Florya da temsil yönünden bir o kadar yeterli değildir. Kapı önlerine ev haliyle aniden çıkmalarla Galatasaray adına ciddi kalabalıklar oluşturamazsın yani. Sarı-Kırmızılı renklere gönül verenler için gösterişli kalabalıklar öylesine kolay oluşmaz diğer bir ifadeyle. Bunca sosyal ve ekonomik sorunla uğraşan insanlara, gecenin bir vakti “Evinden çık, cebinden paralar harcayarak saatlerce aktarmalar yaparak, üstelik can güvenliğini de hiçe sayarak İstiklal’e çık, takımının başarısını öyle bir kutla ki alem şov görsün” demek, günümüz Türkiye’sinin gerçekleri ile ne kadar örtüşür ki! Oysa kameraların girmediği yerlerde kutlamaların öyle hası olur ki! Bu nedenledir ki, ikinci bir 2000 gereklidir yeniden sokaklara taşmak için! Bunu, “Biz şampiyonluğu bile kutlamasını beceremiyoruz” siteminde bulunan Galatasaraylılar için dile getirme gereğini duydum.