Böyle disiplin olmaz olsun!
Haberin Devamı ›
‘Disiplin’ adı altında kişilikleri rencide edici öylesine ‘haddini bildirir türden’ sert cezalar uygulanıyor, öyle ağır sözler sarf ediliyor ki, geri dönülmez bir yola giriliyor kaçınılmaz olarak. Bir de aynı yolda ilerlemekte ısrar edilince küslükler kalıcı, diyalog kurmak olanaksız hale geliyor. İpler tamamen kopuyor. Ve ‘sözde’ kazanma adına her şey tümden kaybediliyor. Lincoln olayında olduğu gibi...
Aslında ortada büyütülecek konu da yok. Çoğu yaşananlar, nisan-mayıs ayları geldiğinde okulu bir günlüğüne kıran öğrenci kıvamında! Aylarca süren kasvetli havalar yerini pırıl pırıl güneşe bırakmış, cıvıl cıvıl kuş sesleri, buram buram çimen kokusu, yenilenme töreni var doğada... Tabii fokur fokur kaynayan, sevgiye, heyecana aç ve açık deli bir de kan! Böyle bir ortamda okuldan kaçan çocuğunu kaç bilinçli ana-baba cezalandırır ki acımasızca... En fazla karşısına alır ve konuşur, kırmadan, aşağılamadan, kişiliğini yerden yere vurmadan!
Akrabalarıyla önemli bir maç öncesi kampta sohbet etmek ne kadar ağır bir suç olabilir ki! Ya da çocuğunu, köpeğini idman sahasına getirmek! Kaldı ki, Lincoln ve Hakan Şükür dışında o gece kuralları delen daha kimler vardı kimbilir. Sigara içeni, oyun oynayanı, ışığı söndürüp sohbet edeni... Onlar enselenmiyor da, nedense ikisi sobeleniyor! Ve bugün gelinen noktada birinin ipi çekilmiş, diğerinin yağlı ilmek boynunda, tesadüfe bakın!
Devre arası kampa geç katılmak tabii ki bir cezayı gerektirir. Ama para cezasının yanı sıra kamuoyu önünde aşağılamak yok kurallarda! Oyundan alınmaya tepki göstermek cezayı değil, ödülü gerektirmeli ayrıca. Ama ne demek oluyor Trabzon’da yedek kulübesinde ‘tek ayak üstünde’ durdurulmak. Eskişehir maçında ise daha da ileriye gidilerek, şehir meydanında ‘kafes içinde’ dolaştırılmak! Yapmayın Allah aşkına. Ne oldu bizim hoşgörümüze! Böyle disiplin, böyle yöneticilik anlayışı mı kaldı artık!