İki farklı takım

Farklı kazandığımız her maçın ardından, bu kadar baskı altında ve rakibe mahkum futbol oynanmasına anlam vermekte zorlanıyorum. Öyle bir maç düşünün ki, ilk 45 dakikada Gençlerbirliği kalecisi Serdar’ın eline top bile değmedi. Kendinden daha güçsüz takımlar karşısında bu kadar konsantrasyon eksikliği ve oyun disiplininden uzak futbol oynanması, ancak spor psikologlarının değerlendireceği bir durum diye düşünüyorum. Maçın ikinci yarısında, bambaşka bir Trabzonspor vardı sahada. İlk yarıdaki ne yaptığını bilmeyen o takım gitmiş ve çok farklı bir takım çıkmıştı sanki. İkinci yarıda oyuna giren Engin’in de gayretleriyle, rakibin üzerindeki baskıyı yoğunlaştırıp, kanatları etkili kullanıp, isabetli ortalarla rakip savunmaya adeta nefes aldırmadılar. Takım, ilk yarıdaki o prematüre görüntüsünden sıyrılmış, gerçek gücüyle galibiyeti kovalayan bir görüntüye bürünmüştü.
Haberin Devamı ›
Hal böyle olunca da aradığı goller de ardı ardına gelmeye başladı. Bu yarıda özellikle Engin ve Serkan, kanatları mükemmel kullanırken, Jaja, Umut ve Burak Gençlerbirliği savunmasının dengesini alt üst ettiler. Üç golle kazanılan üç puan son derece önemli. İkinci yarıdaki mükemmel futbolu alkışlıyoruz. Ancak bu maçta bir kez daha gördük ki, bu tür rakiplerin direncini maçın başlarında kıramadığınız zaman, sizin için çok büyük sıkıntılar doğabiliyor. Bu galibiyet önümüzdeki haftalarda Trabzonspor’u gerçek liderliğe taşıyacak. Trabzonspor, bu maçın ikinci yarısında ortaya koyduğu performansı maçın bütününe de yayabilecek kapasitede, bu özelliklere sahip olan bir takım. Sürekliliği yakaladığı takdirde 26 yıllık hasretin son bulması hiç de zor olmayacak.