Hayal perdesi

Zaten önemli olan da gerçekler değil de belirli bir kesimin mutluluğu ve anlaşılması güç menfaat ve çıkar ilişkileriyse ve başarıya giden yolda ahlaki ve gayri ahlaki her şey mübah sayılıp kabul görebiliyorsa, gerçeğin çok ötesindeki olayları gerçekmiş gibi göstermekte ne sakınca olabilir ki?
Haberin Devamı ›
Netice itibariyle, okuyan ve seyredenler için de her şey bir kabullenme ve hazım meselesidir; görmek istediklerini gösteren, duymak istediklerini söyleyen ve yazanlara itibar ederek, gerçek değerlerinden uzaklaşmış bir toplum içinde, hayal perdesinde kendi sefil mutluluklarını yaşar dururlar. Onlar için siyahla beyaz, sıcakla soğuk anlamını yitirmiştir. Artık önemli olan perdeye yansıyan hayaldir. Zira o hayali gerçek gibi kabullenebildikleri, hazmedebildikleri sürece ortada bir sorun da yoktur, burada çoğunlukla paranoyak ya da komplo teoristi yakıştırmalarıyla asıl sıkıntıyı gerçekleri dile getirenler yaşarlar.
Doğruyla yanlışın bu kadar birbirine karıştığı bu alemde istediğin kadar bağır dünya yuvarlaktır diye, sesini duyurmak bir yana eğer hala deli gömleği giydirilmemişse sana, kendini şanslı bile sayabilirsin. Uğraş uğraşabildiğin kadar, anlatmak istediklerin karşındakinin anladığı kadar değil anlamak istediği kadarıyla sınırlıdır. Paranın gücünün hakim olduğu endüstriyel futbolda bazılarının yaşam değil sadece soluklanma şansı vardır, o da arada bir, her zaman değil. Çoğu zaman şans eseri olarak fazla göz ardı edilip unutulduğunda! Ancak bu defa fazla göz önündeyiz, ne dersiniz? Sizce bir şansımız var mı hâlâ?