Arama

Popüler aramalar

Yazık oldu

Abone OlGoogle News

Maçtan bir gün önce Q7, basındaki arkadaşlara şahsi oyunundan dolayı, ‘benim oyun anlayışım bu yani, takım oyunundan anlamam’ demeye getiriyordu. Biz de hep eleştiriyorduk. Ama görüldü ki, Quaresma galiba haklı. 90 dakika on kişi oynayan bir takımda, elinden gelen buydu. Evet, Edu yoktu. Olmayınca da golcün de yok. Gol de Carvalhal’ın rotasyon yaparak oynattığı Hilbert’ten geldi. Ekrem, Ernst, Holosko kulübede.

Haberin Devamı

Edu’nun yanında gol atmasına rağmen Carvalhal’ın Hilbert’i sahada tutmasına anlam veremedim.
Stoke’un oyun anlayışı belli. İlerde bir tane kuleleri var; Crouch. Çok sulak yerde büyümüş! Yanağını uzatsa tribünden tokat atacak durumdayım. Sivok, Egemen, Hilbert ne yapsın. Tek silahları o. Yani ölü top. Ha birde on iki yardımcı ile birlikte taç atan Delap. Kardeşim ne kol yapmış. Her taçta top toplayıcılar havlu ile topu siliyor, kırk metreye 60 km hızla yallah ceza sahasına. Rüştü gol yemedi ama bana göre iyi bir dayak yedi. Yenilen iki golü gol olarak saymıyorum. Çünkü biri Fransız hakemin hediyesi, diğeri de kulelerinin.
Dedim ya Fransız hakem diye. Aslında hakeme kızmamak lazım. Bizim hakemlere kızmak lazım. Ceza sahası içindeki bu çekmeleri, itmeleri ‘es’ geçersen olacağı bu. Alışkanlık kötü şey.
Aklımın almadığı bir başka nokta da, rakip hoca gol atmak için 65’te üç oyuncu değiştiriyor; seninki, Necip ve

Haberin Devamı

Aurelio’yu değiştiriyor. Orta sahan çöküyor. Simao ile Edu yürüyor. Neyse bu neticeden de ders alınacak çok şey var. Ama benim dün geceki oyun hoşuma gitti. Bu takım Liverpool’u yendi, Chelsea’yi de yendi, Manchester United’ı da yendi. Stoke; Beşiktaş’ın elinden Fransız’ın sayesinde kurtuldu. İnönü’de bunlar yaşanmayacaktır. Göreceksiniz...