Vurun Nobre'ye!
Haberin Devamı ›
Öncelikle belirmeliyim ki bu başlık, hiç bir zaman mazeret değil. Dünkü oyunla ne Kayseri, ne de Beşiktaş galibiyeti hak etmişti. Aslında her iki takımdan da davacı olmak lazım; hayatımızdan 90 dakika çaldıkları için. Sadece Selçuk Dereli değil, hakemlerin tamamı; Nobre’yi potansiyel suçlu ilan etmişler. Nobre’nin tek bir pozisyonuna bile dükük yok. Denizli’de baktı ki olacak gibi değil, Nobre’yi oyundan aldı. Nobre ve Tello’nun oyundan alınması, o dakikaya kadar Beşiktaş ceza alanına bile girmeyen Kayseri’nin iştahını kabarttı ve üstüne geldi. Çünkü ileride ısıran tek Nobre’ydi. Holosko da, Delgado da yokları oynamıştı. Zaten dün yedikleri gole rağmen İbrahim Toraman, Sivok ve Zapo, takımın iyileri arasındaydı. Serdar Kurtuluş’a bir şeyler oldu, aynı Holosko gibi. Ayakla bırak, elle taç atarken bile Serdar topu rakibe teslim ediyor. Aslında Serdar, istediği yerde oynuyordu. Ne oldu sana Serdar? Ya toparlan, ya toparlan! Benim bir diğer üzüntüm de, 12 saat yol gelerek Kayseri’ye gelen 600’e yakın Beşiktaş taraftarına yazık oldu. Yol ızdırabından daha çok maçta çekilen ızdırap, moralleri bozdu. Bu yüzden ben, ‘Dünkü maçın 90 dakikasından davacıyım’ dedim.
Denizli, bir hafta çalıştırdığı oyuncuların performansına göre, sahaya onbirini çıkartıyor. Ancak, antrenman oyuncuları Denizli’yi kandırıyor. Antrenman da ısıranlar, sahada kendilerini ısıttırıyorlar. Ertuğrul Sağlam’dan sonra, herkes de bir hoşgörü vardı. Hoşgörü ve kredi, bazı camialarda uzun sürebilir. Ancak Beşiktaş’ta görüntü o değil. Çok sabırsız bir camia. Toparlanmak lazım. Hem de bir an önce. Son sözüm de Tolunay Kafkas ve Süleyman Hurma’ya. Top Kayseri’yi sevdi. Tolunay Kafkası’ı belki maç boyunca yaptığı mimiklerle taraftarı da sevebilir, bu şekilde tribüne oynarsa. Dikkat etsin, herkes Selçuk Dereli gibi hoşgörülü olmaz.