MENÜ

Sükut altındır

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Basın sözcülerinin yetkileri bellidir. Kulüp yönetim kurullarının idari konularda almış olduğu kararları başkan, başkan olmadığı zaman genel sekreter, o da olmadığı zaman basın sözcüsü gündeme getirir. İlgi alanımız Beşiktaş olduğu için, geçen hafta Beşiktaş hakkında çeşitli televizyon kanallarında futbolla ilgili her türlü açıklamayı yöneticilerden duyduk, izledik. İdari konularda bir sürü kararlar alınmış olmasına rağmen, medya sadece futbol takımıyla ilgili olan bölümleri gündemine aldı. İki kritik soru Burada iki konu ortaya çıkıyor: 1- Kıvanç Oktay yeteri kadar tepki aldığını düşünerek mi futbol takımı hakkındaki açıklamaları yapamadı? 2- Takımda sözleşmeli profesyonel futbolcu olduğu halde menacerlik görevini de üstlenen Tayfur Havutçu’nun konuşmasının getireceği sıkıntılar gözönüne alınarak mı; kulüp basın sözcüsü, ocak ayında yeniden yapılaşmaya gidileceğini ve en az 4-5 tane sporcu kardeşimizle yolların ayrılacağını deklare etti? Bu sıkıntılar Vicente Del Bosque olayında da yaşandı. Herkes yüzüne gözüne bulaştırdı. Sonra bomba, medyanın elinde patladı! “Hiç kimse bir şey konuşmamış, medya kendi kendine gündem yaratmış” dendi. Şimdi asıl sıkıntı başlıyor... Kulüp basın sözcüsünün ilgi alanı dışına çıkarak futbolla ilgili olarak yaptığı bu açıklamalardan sonra, Nevzat Demir Tesisleri’ne gittiğinde ve ismini masaya yatırdığı oyuncularla karşı karşıya geldiğinde, onların tutum ve davranışlarını içine sindirebilecek mi? Ya da bu davranışlardan dolayı yarattığı ortamın sonuçlarına katlanabilecek mi? Büyük fırsat teptiler Halbuki kötü gidişe rağmen Beşiktaş’ın eline, daha doğrusu yönetim kurulunun eline çok iyi bir fırsat çıkmıştı. ‘Yeni yapılanma’ ismi altında futbol direktörü ya da genel sekreterlikten yapılacak açıklamalarda, Beşiktaş futbol takımının artık ligle uzaktan yakından alakası kalmadığının, hedeflerinin (bana göre şanslı bir kura olan) UEFA Kupası yolunda çeyrek final, yarı final (Kaf Dağı’nın arkasında) final ve de Türkiye Kupası olarak gösterilmesi... İşte bu bir fırsattı yeniden yapılanma için. O, gönderilmesi düşünülen 5 futbolcu için... Ve yerlerine yapılacak takviyeler için... Kimsenin nasılsa sesi çıkmaz diye şimdiden bu 5 futbolcuyu göndereceğiz mesajını vermek biraz abesle iştigal değil midir? Göreceksiniz; 5 taneden birini bile gönderemeyecekler. Lafım şudur ki; Zaten sıkıntılı olan şu dönemde konuşmak için konuşmamalı. Ağzı olan konuşmasın Hele hele hakem camiasını hiç hedef tutmamalı. Giden ağam, gelen paşamdır... Ve dün dündür, bugün de bugün... Sabri Çelik’i ve Muhittin Boşat’ı hedef almak (hedef alırken dikkatli olunmalı, söylenenler de tamamen abesle iştigal) yanlış, yersiz ve zamansız... Bu yaşanan olumsuzluklarda ne Sabri Çelik’in ne de Muhittin Boşat’ın milyonda bir günahı var... Lafı çok uzattık. Diyeceğim, söylemek istediğim kısaca şu; Ağzı olan konuşmasın... Konuştuklarını da kulakları duysun. Bir koltuk verildi, o koltuğa sıkı tutunsunlar. Kıymetini bilsinler...

YORUM YAZ