Arama

Popüler aramalar

Sevme arkadaş

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Mustafa Denizli, Schuster, Havutçu, Carvalhal dönemlerinde hep kadrodaki istikrarsızlıktan dert yakınırlardı. Samet hoca, onlar kadar şanslı değil. Bir elleri yağda bir elleri baldaydı. Kadro da zengindi. Bunları bir kenara bırakırsak. Samet hocanın en önemli faktörlerinden biri; kadrodaki istikrar. Bu da takımın içine uyum getiriyor.

Arka arkaya mükemmel iki gol atmışsın, 1-0, 2-1’i yakalamışsın. Üstelik kenardaki davranışlarından belli ki, Hikmet hoca da çok sıkıntılı. Beşiktaş defansında çok fuzuli işler oldu. Aslında rakibin dünkü kadro yapısı ve gücü Beşiktaş’ın tam dişine göreydi ama, Holosko yok mu Holosko! Geçen haftaki, Elazığ maçında da söylemiştim; mirasını yiyiyor. 49’da kalede Karcemarskas, kafasını ellerinin içine almış, ‘eyvah’ derken o, altı pastan topu dağlara yolladı. Sadece bu değil.

Almeida’ya çok üzülüyorum. Bir gol attı, bir gol attırdı ama, yalnızları oynuyor. Fernandes birşeyler yapmaya çalıyor ancak ona yaklaşan yok. Elazığ maçında Beşiktaş’ın en iyi halkası defansıydı ama dün zayıf halkası oldu. Penaltıyı yaptırmasına rağmen, Sivok ve Toraman’ı bir kenara koyuyorum. Samet hoca acele bir çözüm bulmalı. Çünkü dünkü mağlubiyeti kafalarına takmamaları lazım. Dedik ya; yapılanma oluyor. En azından mücadeleleri onurlu.

Sonuçta 3. gol geldi. Sevineyim mi üzüleyim mi? Beşiktaş’ın kendi evladı Orhan’ın füzesi 90’a giderken içimde buruk bir sevinç... Orhan golü attıktan sonra çevremde herkes bana baktı... Ben de, ‘Bu ayıp benim değil, bu gurur benim’ dedim. Aferin ona. Kaleci McGregor 3 gol yedi. Karabük maçında yazmıştım; çizgi kalecisi diye... Yan toplar, sadece dün değil, gelecekte de sıkıntılı.