Hakem kararıyla

Haberin Devamı ›
Geçen hafta Büyükşehir Belediye maçında da söylemiştik, “Kazanman için gol lazım” demiştik. İstatistiklere bakıyoruz, sahada en çok koşan takım Beşiktaş. Ama koşmak yetmiyor. Fatih Terim’in talebeleri hem topu koşturuyor, hem de dersini çok iyi çalıştığının sinyallerini veriyor. Kaçanları atsalar, düşünmek bile istemiyorum... Beşiktaş defansının arkasına atılan her top Cenk’le karşı karşıya... Umut Bulut, sezonun gol rekorunu kırabilirdi.
Beşiktaş’ta Holosko, Pektemek ilk 45 dakika çift santrfor oynadılar. Ama ikisi de topla kavga ediyor. Daha doğrusu ayaklarına giden top, duvara çarpmış gibi geri dönüyor. Tabii ki ne orta saha destek sağlayabiliyor, ne de defans çıkabiliyor. İşte asıl fark burada. Galatasaray topla çıkıyor, Selçuk, Hamit, Emre, Melo topu ayaklarına aldıkları anda en azından 4-5 pas yapıp oyunu yönlendirebiliyorlar. Beşiktaş’ta ise bu görüntüleri mumla aradık. İlk yarı 4 gol oldu. Dördünde de defans hatası vardı. Beşiktaş adına birini Melo attı, Kartal geri kalmadı defans asist yaptı. Cenk yardım etti. Ama Galatasaray’ın attığı ikinci gol var ki, bir değil iki sefer el!
İkinci yarı roller değişti. Fatih Hoca’nın erken değişikliği, takımın da bir yerde freni oldu. Samet Hoca, devre arasında her halde koridordaki sağlı sollu şampiyonluk resimlerini göstererek bu takımın neler becerebileceini göstermiş olmalı. Samet Hoca, Mustafa Pektemek’in sakatlığı sonrasında Batuhan’ı oyuna alarak tüm hava toplarını alarak , golü de buldu. Asıl fark neydi biliyor musunuz? Ne para, ne pul, ne isim. İş yürekti, yürek... Onu da Samet Hoca dün çocuklarına vermişti. Dedik ya, fark yürekte efendim yürekte... Burak Yılmaz’dan bu çaldığı fauller ve penaltıların bu dünyada sormazlarsa öbür dünyada mutlaka soracaklardır.