Fark eden ne...

Haberin Devamı ›
4-4-2, 3-5-2, 4-3-3 olmuş, farketmiyor. Hepsi bir yana. Yani Denizli ile de fark etmedi. Fark eden tek bir şey var; o da özgürlük. Delgado, Tello, Holosko’ya verilen özgürlük. Bu da, ilk onbeş dakikada 3 gol getirdi. Sadece bu. Aslında Beşiktaş, Ankara’da son senelerde en stressiz, en huzurlu müsabakasını oynadı. Üstelik karşısında da Gençlerbirliği takımı. Ne ısırdı, ne ısırttı. Siz bakmayın Beşiktaş’ın beş fuzuli sarı kartına. Bu kartlar oyun anlayışından meydana geldi. Yani şunu söylemek istiyorum, esame listesine önce Cisse’yi yazarım sonra 10 kişi dizerim. Buna Delgado dahil. Çünkü Beşiktaş’ta Cisse’den başka orta alanda ısıran yok. Rakip geçiyor, rakip çekiliyor tabii ki sarı kart. Üstelik bir kırmızı kart da İbrahim’e verilmesi lazım. Üzülmez yaptığı penaltıda son adam ama Abitoğlu’nun bu pozisyonda kıyağı vardı. Hem de iyi bir kıyak. Aslında top Beşiktaş’ta iken sorun yok. Hepsi cambaz. Ama top rakipteyken işte Denizli’nin asıl bundan sonra başı bu konuda ağrıyacak. Her zaman söylüyorum, eğer Cisse’nin yanına ya da Cisse’yi yalnız bırakırsa ya da kimseyi yerleştirmezse bu kafayla bugün yürüye yürüye ceza alanına gelip de beceriksiz olan Gençlerbirliği’nin, kıyağını yarın başka takımlar yapmaz.
İlk 20 dakikanın dışında her ikim takım için de uyutan bir görüntü vardı. Taa ki, Ergün Teber’in atılışına kadar. ‘Oh be’ dedik...
Evet, Ertuğrul Sağlam gitti. Mustafa Denizli ilk maçına çıktı. Beklentiler çok fazla. Herkesin beklentisi farklı. Benim beklentim de çok farklı. İki sezondur sahada en az bir iki, kulübede de altyapıdan bir iki oyuncu vardı. Bu Del Bosque’de de, Tigana’da da, Rıza’da da, Ertuğrul’da da tavan yapmıştı. Ama dün kulübede bunlar yoktu. Acaba Denizli’nin yaşamında altyapıya yer var mı, yok mu bunu ilerleyen haftalarda görücez. Ama hedef şampiyonluksa, ona da varım. Ama şampiyonluklar gelip geçici, biz de çok unutkan bir milletiz. Denizli’nin en azından arkaya dönüp gençlere bakmasını da isiterim. Bu konuda takipçisiyim. Yoksa yıldızımız barışmaz.