Çarşamba'dan Pazar'a...

Haberin Devamı ›
İki uçak ve otobüslerle İstanbul’dan gelen taraftarlar tribünde yerlerini almıştı. Ne için? Güzel bir galibiyet ve farklı bir skor. Ama galip gelmek için topu üç direk arasına sokman lazım. Oyun 1-1, Beşiktaş takımının en iyisi Rüştü. 4 gün içinde ne oldu, neler oldu? Kadro Sivok dışında aynı kadro, maç mı seçiyor bunlar. Ceza sahasına giremedikten sonra nasıl gol atacaksın! Üstelik Samsunspor ligin en az gol atan takımı, 9 gol. Kalene gelemez diye düşünüyorsun. Defansın belli, önlerinde Fabian Ernst, onun da önünde Necip, Fernandes, Veli ve onların da önlerinde topla kavga eden Pektemek ile Holosko. Kanatların yok, Hilbert ve Köybaşı çıkamıyor, anlayın siz Samsun tribününde bizim ızdırabımızı. Ümitler serbest vuruşlara, Fernandes’in ortalarından gelecek toplarda. Tamam da Mustafa Pektemek mi, Holosko mu, kim vuracak? Zenke, Beşiktaş defansını çok yordu, hem de çok. Sivok’un yokluğunda Sidnei’in oynaması günün en önemli sıkıntısıydı ve akılları da karıştırmıştı. Haftalardır oynamayan Sidnei tercihi, akıllara acaba Toraman Carlos’un kafasından silindi mi sorusunu getirdi? Bu düşünce eğer doğruysa Carlos yanlış yapıyor. Kiralık oyuncuyu prim yapsın diye oynatmayacaksın. Aaa teşkilattansa o başka! Futbolcu faul yapıyor, hakem faulü çalıyor isyan ki sormayın. Kulübe, hakemi de maçı da satıyor. Sonra git özür dile faul yaptığın oyuncuya. Peki tribünleri bu kadar germenin ne anlamı var? Halbuki gün çok güzel başlamıştı. Samsunlu kardeşimiz Şener Aydın ve arkadaşları akşama kadar yanımızdan ayrılmadılar. Önce meşhur pideleri, ardından balık... Onun için fazla bir şey yazamıyoruz. Yazacağımız, deplasmanlarda bu sevgiyi, u ilgiyi özlemiştik. Şener’in ısmarladığı hem pideyi ye, hem balığı ye, ondan sonra üç puan iste. Yemezler dediler, yiyemedik de zaten.