Arama

Popüler aramalar

İyi ki varsın Alex

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Futbol oyununda bir adam tek başına nasıl maç alır Alex dün herkese bunu gösterdi. Güiza’nın dışında tüm arkadaşları ne yaptığını bilmez durumdayken Brezilyalı kaptan yırtındı, kaybolan pozisyonu yoktan var etti ve klasına yakışır bir şekilde topu ağlara bıraktı. İyi ki Fener’in Alex’i var.
Önder, Lugano, Maldonado’nun dışında savunmadan çok hücum yanları ağır basan bir takım sürdü Aragones sahaya. Bu kurguya göre top Fenerbahçe’de daha fazla kalmalıydı. Sarı-Lacivertliler gol yollarına inecek organizasyonları sıkça yapmalıydı. Ama beklenti sadece düşüncede kaldı. Güvensizlik, telaş, ürkeklik nedense uç noktadaydı. Maldonado 4 topu taca bırakırken bir çoğunu da rakibe ikram etti. “Hata yaparım” korkusundan Alex’in dışında sorumluluk omuzlayan çıkmadı. Pres yapmak, adam kovalamak ise sadece Güiza’ya kaldı.
Soyunma odasına skor avantajıyla gitmenin getirdiği moral, El Saka’nın ikinci bölümün hemen başında takımını eksik bırakması, Fenerbahçe için itici güç oldu. Top kayıpları azalırken gol düşüncesi öne çıktı. Carlos ile oyuna sonradan giren Kazım, çizgilerde sıkça gözüktü. Fenerbahçe, Gençlerbirliği karşısında beklentilere pozitif enerji göndermese de kazanmasını bildi. Sarı-Lacivertliler sadece 3 puan almakla kalmadı. Güiza golle tanışıp psikolojik olarak rahatladı, herkesin korktuğu Volkan Babacan senelerdir kaledeymiş gibi güven verdi.
Son 4 resmi maçında 3 yenilgi alan rakibi karşısında Gençlerbirliği, futbolu çirkinleştirmeden oynamaya çalıştılar. Fenerbahçe’yi pek fazla zorlamadılar. Böyle bir rakip karşısında Fenerbahçe’nin oyunu rakip sahaya yıkması her türlü atak düşüncesini sahaya yansıtması gerekirdi. Sarı-Lacivertliler futbolun bu güzel yanlarını ancak rakip eksilince yapmaya çalıştı. Oysa bu kadro yapısıyla Fenerbahçe oyunun genelinde olmasında büyük bölümünde rakibine üstünlük sağlamalıydı.