Yeter(be)...

Haberin Devamı ›
Duygu dolu başladı gala. Benim için çok önemli olan O’nun sayesinde bir üniversite daha (hayat ve adamlık) bitirdiğim Coşkun Özar’ı anıldı. Geç kalınmış olsa da şıktı. Umut ve Elmander ikilisinin yan yana görenler şaşırmıştır. Ama Terim süratli Beşiktaş’ı daha 3. bölgede durdurmayı hedeflemişti. Aldığı bu kararın ne kadar isabetli olduğunu daha ilk dakikalardan anladık... Golle başladı derbi... İmza Emre Çolak’tan geldi Umut’un mektubuna. Ev sahibinde futbol adına her şey vardı. Pres, yardımlaşma, kazanma arzusu bunun arkasına pozitif anlamda ne koyarsanız koyun uyar ilk 45 dakika için. Golle başladı, golle bitti devre. Bir mektup da Selçuk’tan... İmza bu kez ithal İspanyol patentli Riera. Beşiktaş ise tüm umutlarını kontralara ve Fernandes’e bağlamış, Hilbert’le bir pozisyonları var o kadar. Durum böyle olunca da ilk 45’in 2 farklı bitmesi gayet normaldi.
İkinci devre de golle başlıyor, bu kez konuk takım hesabına. Arena’da zaten buz gibi olan hava dona çekti bir anda. Arkadan Melo’nun kızarışı Sneijder’in antresini bile kursakta bıraktı. Uzağız malum Arena ve basın tribünü yorum yapmak istemiyorum ama, iki kelime etmezsem çatlarım. Taraftar, ‘Yıldırım Demirören yeter‘ diye slogan atıyor. Ben de ‘Yeter Melo’ diyorum hatta ‘be’yi de ekleyerek affınıza sığınarak. Hem kendini hem de maçı bitirdi. Biri artık çıksın bu adama ‘dur’ desin hatta hemen biletini kessin. Yakışmıyor. Maç mı?.. Galatasaray ilk yarıda ortaya koyduğu güzel oyununun semeresini 3 puan ve liderliğe
demir atarak bitirdi.