Yalvarıyorum...

‘Gel 14 Mayıs’ demekten başka çare yok, geç kalınsa da. Arena’da boş koltuk eskiye nazaran fazla.. Gelmeyene kızmayın, bu mevsimde zehir gibi soğuk, hiçbir iddiası olmayan, adeta formalite maçına çıkan Galatasaray ile sezona fırtına gibi giren sonra gariptir ki acı bir frene basan Kayserispor’u izlemeye gelenlerin stadı doldurmasını beklemek abesle iştigal...
Önce ilk 45, geçen haftanın da gazıyla oyuna çok hızlı başlayan bir ev sahibi. Arda ve bazı arkadaşlarının uyanışları devam. Erken gol Gökhan Zan’dan. Yetinmeyip baskıya devam. O da ne, misafirin sadece iki kez merkezi geçmesi, top ağlarda. Anlamıyorum desem, kendimi de kandırırım sizleri de açıkçası.. Zapata denen kaleciye hakaret etmek istemiyorum, terbiyemi bozulmasın. Evet Rijkaard’a fazla sözüm yok, başaramadı, olabilir ama Rumenler bu kulübün kanını emdi ailecek.
Haberin Devamı ›
Daha fazla sinirinizi bozmayıp geçelim ikinci yarıya. Sabri’nin doldur boşaltları, bal yapmayan arı misali Stancu’nun sanal çabaları, tekrar merhaba diyen Baros’un öylesine boy göstermesi. Diğerlerini geçiniz. İnsanın biraz mesleğine saygısı olur. Yazık hakikaten, çoğunuzun bu takımda yeri yok. Yine Arda, Servet ve Culio başka da kılını kıpırdatan yok, ilk yarıda oynanan futboldan eser de. Son sözüm Bülent Ünder’e, mali kongrede Hayri Kozak, Adnan Polat’a “Seçim kararı al” diye yalvarmıştı. Şimdi hocam ben size yalvarıyorum, Allah aşkına kalan eziyet maçlarında bir iki genç oynat, kazan fidanları. Kazan ki, yok olan sezonun tesellisi olsun...