Rijkaard kompleksi
Haberin Devamı ›
Galatasaray ve dolayısıyla Rijkaard, Tobol maçının ardından kâh ağır, kâh kısmi olarak eleştirildi. Bunun böyle olacağını daha futbolcuların teri kurumadan söylemiştik. Ne de olsa Frank Rijkaard’ı masaya yatırıp, çarpılıp bölünmesi marifettir bizim oralarda. Başka bir deyişle hâlâ Hollandalı hocanın ülkemizde takım çalıştırmasını hazmedemeyenlerin fırsatçılığı. Tabii vur Rijkaard’a, şöhreti yakala, medyanın çakıl dolu taşlarında. Gülüyoruz sayenizde eksik olmayın vallahi...
Birkaç aklı selim dışında yeni bir sisteme geçildiğini, bu sistemin sadece 4-3-3’ten ibaret olmadığını, yıllardır kondisyon kelimesine Fransız kalanların Neeskens’le gerçeklerle yüzleşmesini hesaplamıyor. Soruyorum size, bu Florya sakinleri bu yıla kadar kaç kez maç günü antrenman yapmışlar? Elbette 3. ön eleme futbol yönünden doyurucu değildi, ama hatırlayın geçen seneyi, o can sıkıcı hatıraları, 60. dakikadan sonra pili bitmiş bir takım... Kazakların önünde ise tam tersi, arap atı misali, git gide açılan bir ekip. Erken form denilen tehlikeyi de takdir edersiniz sanırım. Temmuz ayında güneş gibi ışıl ışıl parlamak güzel de, peki aynı sıcaklığı Mart ayında nasıl yakalayacaksın? Hocanın keraat cetvelinde bu da saklı emin olun. Biraz vicdan, birazcık da araştırma acımasız ve sonradan mahçup olmama adına... Bakın Rijkaard’da sabredilirse kazanan Galatasaraylı olur. Kafasındaki 3 bilinmeyenli denklem değil. Baş döndüren pas trafiği, ayağa top, 90 dakika koşan ve rakibini boğan bir tarz. Kısacası izleyenlere keyif veren bir futbol...
Rijkaard aşkıyla yanıp tutuşanlar (!) biliyorum işiniz salt eleştirmek. Sanırım bu sefer sert kayaya tosladınız. Ayrıca çabalarınız beyhude, Galatasaray taraftarı hocasına güveniyor ve sonuna kadar destek veriyor. Geçen yıl ‘biz yazdık hoca değişti’ diye kasım kasım kasılanların bu kez avuçlarının tertemiz kalacağına garanti veririm. Çok mu ağır oldu ne...