Özhan Canaydın...

Haberin Devamı ›
Neler oluyor adlı yazımda, şampiyonluğun hangi nedenlerle kaçtığına, kimlerin ne hatalar yaptığına değinmiştim. Hatalar sıralamasında en masum olanın Canaydın olduğunu belirtmiş, hatta Özhan Abi’yi, rahmetli Ecevit’e benzetmiştim. Bu konuda çok sayıda e-mail aldım. Tahmin edersiniz ki, bana gönderilen maillerde yanlış düşündüğümü ve başarısız olma durumunun tamamen Başkan tarafından kaynaklandığını belirten düşünceler doluydu. Durum böyle olunca, ben de bir anlamda yazıma devam etmenin gerektiğini, Özhan Canaydın’ın Galatasaray için neler yaptığını ve yapacaklarını yazmam farz oldu.Bir kulüp başkanı düşünün, cebinden menfaatsizce 65 milyon Dolar harcıyor. Kredi için bugüne kadar iş hayatındaki itibarını düşünmeyip, bankalara boyun eğiyor. Artık çürümeye yüz tutmuş, senelik getirisi adeta sıfır olan Ali Sami Yen’den kurtulup, Seyrantepe’de modern bir stat yaptırmak için gecesini gündüzüne katıyor. Senelerdir nadasa yatırılan Riva’yı kullanabilmek için elinden geleni yapıyor. Yine de yaranamıyor. Eleştirilerin sebebi, verdiği sözleri tarihinde yerine getirememesi. Peki siz, devletin Galatasaray’a ilk olarak verdiği arazinin kayalıklar içinde olduğunu, temel atılsa bile inşaatta ne sıkıntılar yaşanacağını, bu nedenle Özhan Abi’nin itirazını ve yapılan itiraz üzerine yine Seyrentepe’de, fakat düz bir arazide stadın inşaa edileceğini biliyor muydunuz? Keza Riva, gündeme geldiği ilk sefer, üyeler tarafından oylamada reddedilip, 8 ay proje kafadan gecikti. Artı, iki gün önce Adnan Polat’ın açıklamasını ve üçüncü köprü yolunun bu araziden geçeceğini de hesaba katın. 6 ay önce bu satış gerçekleşseydi ne olacaktı? Üç-otuz paraya satılan Telekom’dan ne farkı kalırdı? Gecikmelerin temel nedenleri bunlar... Yoksa, kimilerinin iddia ettiği gibi, cahilin yanında kitap kadar sessiz kalan (İngiliz atasözü) Özhan Canaydın’ın basiretsizliği değil. Unutmadan... Bayatladı ama hatırlayalım. Başkan, liseli-alaylı ayrımı yapıyormuş! Dönemin başkanı Sayın Ali Uras’a, “Liseden değilsiniz, ben size başkanım diyemem” demiş. Muşlar, mişler... Başka ne kaldı yıpratmak adına! Yahu Allah aşkına, Dünya Fair Play Ödülü’nü almış, gözünü Galatasaray’da açmış ve bu terbiyeyi hayat felsefesi yapmış Canaydın böyle bir şey yapar mı? Hadi canım sizde...Son olarak; Canaydın’ın oğlu Murat Bey, Hocaların Hocası Coşkun Özarı’ya, maddi durumu kasdederek, “Eğer, Allah korusun babama bir şey olursa, aile olarak zor günler yaşarız” demesinin yorumunu, bugüne kadar Başkan’a yargısız infaz yapanlara bırakıyorum... Merak ediyorum, bu kişilerin Mayıs 15’ten sonra yüzleri biraz olsun kızaracak mı? 15’te neler mi olacak? Pek yakında bu sinemada...