Fatih Terim... (son)

Haberin Devamı ›
Öyle bir gece ki sormayın. Aşağı tükürsen sakal, yukarısı bıyık.
Elersen Rijkaard’la devam, ama gelecek yok, elensen Hollanda’lı gider; bir anlamda kurtuluş, ama madalyonun diğer yüzü, ele güne rezil oluş.
Zor gece zor.
İlk karşılaşmada Ali Sami Yen’de verilen avantajlar, hovardalıklar kısaca enayilikler, böyle bir takıma karşı üstelik. Yeni bir olay ya da alternatif yok Florya cephesinde.
Bakın burada eleştirilerimizle yerle bir ettiğimiz Frank Rijkaard bir bebek kadar masum.
Elano’yu pazarlamak adına oynatmayanlar düşünsün gerisini. Kazma kürek bir orta alan, fakat Elano yok. Niye, açık artırmada Brezilyalı, oynarsa değeri düşer, Avrupa’da oynaması namümkün, yazıklar olsun sizin gibi beyinlere, bu mu Galatasaray rotası, bu mu Avrupa Fatihi’nin hedefi, beni bile isyan ettirdiniz ya!
Maç başlıyor yine o kahrolası 4-3-3, inat, inat, inat. Tek varyasyon Arda’yla, Serdar Özkan’ın kanatlardaki değişimleri, kankaların bu hareketi müthiş etkili oldu(!), rakip takım adeta sürklase! Hele bir orta saha var ki düşman başına, bir tek takımda ağabey olarak kalan Ayhan’a üzüldüm.
Canını dişine takıyor, oyundan atılma pahasına yapmadığı yok, defansta da Lucas, o kadar.
Son dakika Aydın’la sevinç sonrası skandal, toplu halde katliam. Ayıp, günah, rezillik, ne derseniz deyin. Şimdi ne olacak, Adnan Polat çıkar suçu basında bulur, Rijkaard ‘elimdeki kadro yetersiz’ der, biz de yeriz, keriz keriz... Allah aşkına gel ya! Bodrum-İstanbul bir saat, gel artık Fatih Terim gel. Hiçbir zaman Galatasaraylı bu kadar utanmamıştı...