Fatih Gökşen

Haberin Devamı ›
Yurdaşen Karahasan, Ergun Gürsoy, Bülent Tulun ve son olarak Fatih Gökşen. Hepsinin ortak özelliği aynı. Galatasaray için varını yoğunu koyan, işini ve hatta zamanı geldiğinde ailesini bile ikinci plana atan isimler. Peki ya şimdi; yağmur yağdı böyle mi oldu... Vefasızlık mı, nankörlük mü adını ben koyamıyorum. Koyan varsa söylesin. Futbolcusundan idarecisine son yıllarda yaşanan ve yakışmayan tablo Fatih Gökşen olayında yine hortladı.
Dilerseniz yaşananların şöyle bir içine girelim... Fitil geçtiğimiz yıl oynanan Galatasaray-Fenerbahçe basketbol maçında ateşlenmişti. İdareci kimliği ile salona adım atan Gökşen’in başına gelmeyen kalmadı. Suçlandı, her türlü ağıza alınmayacak lafları yedi. Üstüne üstlük tartaklandı. Başarısızlığın faturası adeta ona kesilmişti. Tansiyonun düşmesi için elinden geleni yapan Gökşen, bambaşka bir fotoğrafla gazete sütunlarına düştü. İtiraz etmeyin, oradaydım bizzat şahit oldum. İstenmeyen adam olduğunu anlamak için falcı olmaya gerek yoktu. Sadece gözlerine bakmanız yeterliydi. Anlaşılmamak, üzüntü, pişmanlık... Neydi suçu, herkes tarafından başarılı bulunan bu yöneticinin. Avanta bileti önlemesi, futbolculara iyi bir ortam hazırlayıp her türlü olumsuzluğa rağmen mucizevi şampiyonluğu yakalatması mı? Açalım; ‘parayla, pulla değil. Alnımızın akıyla’ sloganının baş aktörlerinden biri de Fatih Gökşen değil miydi... Utanıp, sıkılmayın. Bir zahmet itiraf edin.
Coştum bir kere, konuya iyice girelim... Galatasaray’ın salt menfaatini düşünüp, Gerets - minibüs olayının gün yüzüne çıkmasını kim engelledi söylesenize bana; burada frene basmam lazım, yeter!.. İşler kötü giderken hep biz suçluyuzdur. Yani basın. Alıştık geçiniz. Ama ya şimdi, yeni kurulmuş kadrosu ile takımda her şey güllük gülistanlık iken nedir bu sorumsuzluk. Tabiri caizse mikserlik. Hiç şüpheniz olmasın; Galatasaray’da yaşanan bu sıkıntının sorumlusu yine biz olacağız. Yalanlama modasını sigorta olarak her zaman kullanıyorsunuz. Biz yazalım da siz yalanlayın. Canınız sağolsun... Neyin doğru olduğunu bilen biliyor.
Sevgili Özhan Ağabey; kötü niyetli olsam şöyle düşünmek zorunda kalacağım. Hepimizi üzen rahatsızlığından dolayı meydanın boş kalması... Kin ve nefretin ayyuka çıkması... Menfaatlerin çatışması... Siz hiç merak etmeyin Sayın Başkan rahat olun. Bu kulübün 6 bin küsür kongre üyesi, milyonlarca taraftarı var. Biz Galatasaraylılığı sizlerden öğrendik. Her zaman şunu söylersiniz; Batı’ya açılan pencere. Ama artık ben anlıyorum ki; Batı ile Bizans’ı karıştıranlar var. Maalesef başarı bazı olumsuzlukları ya da skandalları gölgeleyemiyor. Şunu da unutmamak gerekir. Zaman çabuk geçiyor. Önümüz Mart, dert ayı. Sadece kapıdan baktırmasın da...