Barış'ın gecesi

Haberin Devamı ›
Siftah tehlikelidir. Her an, her şey başınıza gelebilir. Üstelik kavurucu sıcak, taraftarını da etkilemiş, tribünlerin boş kalmışsa, daha da zordur. İşte Galatasaray bu ‘acabalarla’ çıktı Denizlispor önüne. Skibbe, isim isim bakarsak, göz kamaştırıcı bir takım sürmüş ama, oynattığı futbol o kadar havalı değil. Ta ki Barış oyuna girene kadar... Mevki olarak bakarsak, defanstan başlayalım. Evsahibinin en sorunlu bölgesi çünkü. Servet ve Meira’nın uyum süreci biraz zaman alacak gibi. Sabri zorlanıyor, yine dağlar ve taşlarla arkadaş. Hakan Balta’da hâlâ milli yorgunluk hakim, yine de attığı gole şapka. Merkezde Ayhan, tek başına çaresiz. Nedeni?.. Hasan’ın adeta meşin yuvarlağı zimmetine geçirmesi. Yeteneklerine bu kadar ihanet eden başka bir kişi daha var mıdır?.. Bilemem. Artık biri Hasan’a, modern dünyayı hatırlatmalı. Tek topu düşündüğü an, Kewell’ın golü geldi. Skibbe’nin futbol anlayışında, topla çok fazla samimi olan, ondan ayrılmaya niyeti olmayan kramponun yeri olmadığını biliyoruz. Maalesef Sabri de o kervandan. Bu iki futbolcunun çıkıp, Arda ile Barış’ın girmesi, Portakallar’ın rengini değiştirdi. Tabii Denizli’li Murat’ın harakiri yapıp, saçma bir kırmızı kart görmesinin de bunda etkisi büyüktü.
Özetle skorun bu kadar farklı olduğuna bakmayın. Dün geceki 90 dakikalık filmde, hatırda kalan Lincoln’ün şık hareketleri; Kewell’ın, ‘Ben tepeden tırnağa futbolcuyum’ bağırışı; Barış’ın inanılmaz arzusu ve kaderi değiştiren futbolu. Anlayacağınız her şey saman alevi gibi... Umarım çarşamba akşamı bu kadar eziyet çekmezler.