Arama

Popüler aramalar

Azim ve pres

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Buz gibi bir hava, adeta katalitik görevi yapan taraftar, hiç susmayan Ultraslan. Yazılarımız doğru adrese gitmiş. Ne diyelim ne mutlu bize. Gelelim takıma, Kalli’nin sahaya sürdüğü isimleri tek tek incelersek Galatasaray sanki Bursa ile değil Real Madrid ile oynuyor. Teraziye koyarsak ağırlığı defans çekiyor. Tam, ‘Kalli, ne iş?’ diye soracakken, sahadaki Sarı-Kırmızılı kramponlar ağzımızı kapatıyorlar. Filmin adı Azim ve Pres. Baş rolde çift kişilik oynayan, basmadık yer bırakmayan Mehmet Topal. Sağ-sol dinlemeden tabiki kulvara da adını yazdıran Arda ve geçen hafta olduğu gibi görümeyen kahraman Hakan Balta’nın orta alana yaptığı yardımlar, merkezdeki boşlukları bir anlamda kamufule etmeye yetti. Maçın başında ‘Jackie Chan’, ah pardon İsmail Güldüren tarafından yediği tekmelerden olsa gerek ki Hakan Şükür bir türlü beyninden geçenleri sahaya dökemedi. Golcünün açığını Nonda kapattı. O da orta sahaya yardım etti, forvette de duble oynadı. Her zaman söylüyoruz; elçiye zeval olmaz. Bu takımın Ümit Karan’a ihtiyacı var, koy Hakan’ın yanına, arkalarında da Nonda, gör bak neler oluyor.
Ama cesaretin var mı aşka! Aaa bu şarkı değil miydi? Nereden geldi aklıma şimdi?
İlk defa Servet’in yanında oynayıp mevkidaşı olan Emre’yi çok beğendim. İsabetli transfer ama Lincoln’ün yokluğunda sorumlulukları her geçen gün artan Barış’ın azalan performansına dikkat!
Bursa’nın tamamen sertlikle ve allanıp pullanmış anti futbolu ile hakemin ne yaptığını bilmeyen yönetimine rağmen ev sahibinin 3 puan alması, gecenin en önemli olayıydı. Bundan sonra işler daha da zorlaşıyor. Kendi evinde bu kadar rakibinden çekinip defans ağırlıklı kadroyla sahaya çıkarsan bundan sonra ne yapacaksın Herr Feldkamp!
Her zaman öğrencilerinden bu kadar direnç bekleyemessin. Hadi disiplinine artık bir şey demiyoruz fakat bu inadın, önce senin, sonra taraftarın canını yakacak yazık değil mi...