Aslan'ı terk et Hakan!

Aziz Yıldırım’ın teklifini reddedince olanları hatırla... Ne demişlerdi!
Bir Fener maçı sonrasında omzumda, “Bitirdiler bizi!” diye niye ağladığını unutma!
Bırak artık Hakan, bırak. Onlar kovmadan sen bırak... Bırak da alem rahat etsin!
Haberin Devamı ›
Bu yazıyı yazmak için 48 saat düşündüm, uykuya savaş açtım ve karar verdim... Önce FANATİK’te çalışanım, sonra Hakan’la arkadaşım. Bazı yaşananları saklamak, konuşmamak, önce gazeteme sonra da sana zarar verir golcü. Bırak Hakan! Futbolunu bilemem ama, Galatasaray’ı terk et! Evet... Bunu sana söyleyen benim. İnanması zor değil mi?
Galler maçı sonrası olanlar...
Bursa’dan yeni gelmiştin; numaralı tribünde tanışmış ve beraber maç izlemiştik. “Abi” demenle başlayan tanışıklığımız arkadaşlığa ve sonrasında kardeşliğe dönüştü. Kavga ettik, tartıştık. Seni eleştirdiğim için bazen günlerce konuşmadık... Galler maçında yine bir 48 saat yaşadık; senin 4 golünle sonuçlanan. Kimsenin reddedemeyeceği teklifi Peugeot bayinde yaşamıştık, Gökhan’a araba alırken. Sayın Aziz Yıldırım çıktı karşına. Bakışmalarımızı hatırla! Teşekkür edip reddettin. O teklifi yapanlar, 2 gün sonra sana “Şaban” dediler TV programlarında.
Haberin Devamı ›
Sabin İlie’yi kurtarmak için!
Kadıköy’de çok zor günler geçiren Sabin İlie’nin kurtuluş maçıydı; bir Fenerbahçe-Galatasaray derbisi... Onun bu durumuna en çok üzülen ise Florya’daki vatandaşlarıydı!.. İşte o akşam Bülent Korkmaz’la maça çıkarken birbirinize ne dediğinizi, maç sonrası omzumda ağladığın geceyi hatırlıyor musun? “Bitirdiler bizi” diye hıçkırıyordun; aynı dili konuşmadığın, aynı rengi taşıdığın arkadaşların için! Şimdi ben hıçkırıyorum Hakan; haksızlığa, nankörlüğe...
İzmir’de yine yakışanı yaptın
Evin soyulmuştu Şükür... Bir takım şeylerin de gitmişti; tesislerin karşısındaki ilk evinde. Kitlendim, anlatamıyorum! Neyse... Gidecek halin yoktu bir sonraki İzmir deplasmanına. Ama gittin. İki golün adı yine sendin ve şampiyonluğa imza attın. Adnan Abi’ye sorun iyi hatırlar...
Ersun Yanal’la niye düşmansın?
Ersun Yanal’la düşman ilan ettiler seni... Halbuki, sakat sakat kaldığın odaya hoca geldiğinde, yatağından kalkamadığın için ipin çekilmişti. Bence kravat da takmalıydın!
Gece yarısı gelen sesler...
Gece yarısı garip sesler duyardım odanda. “Ne oluyor?” diye girdiğimde, şınav ve mekikleri sıralıyordun; ay, yerini güneşe terk ederken. “Aman kimseye söyleme” diye başımın etini yerdin. İşte böyle çalışıyordun golcü sen.
Bir numara büyük krampon
Gelelim zamanımıza... Kortizon tedavileri görüp, ‘bir numara büyük’ kramponla oynadın takımını yalnız bırakmamak adına. Nermin Teyze’nin rahatsızlığını, gazetecilik adına ‘marifet’ diye yazdıklarında (Doğan Grubu hariç), bizler o acıyı aylardır yaşıyorduk. Oysa sen ne yaptın? Hep oynadın, hep çalıştın canından çok sevdiğin Sarı-Kırmızılı forma adına...
Ben demiyorum, öyle diyorlar!
Eee... Artık gitme vaktiymiş. Bunu ben demiyorum, diyorlar. Futbolu bırakmış bizim Hakan, başka şeylerle uğraşıyormuş! Yine onlar diyor. Dinle şimdi; sen Galatasaray’ın menfaatlerine ters düşüyor muşsun! Ne ağır, değil mi? Bırak golcü, bırak! Herkes “Bırak” derken, “Bırakma” diye sana yalvaran adam bunu söylüyor. Bırak da, alem rahat etsin. Değişimin ‘Kral’ını yaşasın Galatasaray!
Çocukken Galatasaray için kafamıza yediğimiz taşların izi her zaman kalacak. Ama seni istemeyenlerin izi hiçbir zaman olmayacak. Boşver be!.. Taraftar yine, “Re re re ra ra ra” desin. Bu kulübün gerçek sahibi taraftardır. Sen onlar için Hakan Şükür olmadın mı?