Konya'da neler oldu?
Haberin Devamı ›
Konu hassas, sıcağı sıcağına tanık olduklarımızı yazmamız lazım. Konya'daki zafer gecesi, eleştirilmesi gereken birçok şeyi gölgeledi. Doğru olan da o. Futbola ilişkin -milli takımı kastediyorum- konuşmak için uzunca bir zamana sahibiz. Bu yaz TV başında değiliz. Bizzat Fransa'daki aktörlerden biri olacağız. Mucizevi de olsa, başlarda yüzünü somurtan şans melekleri sonradan gülse de Fransa bileti cebimizde.
Üzerine konuşulan kritik konu ise tribünlerle ilgili. A Milli Takım kendisine yepyeni ve yıpranmamış bir adres bulmuşken, zaferin sabahında sosyal medyadaki yorumlar can sıkıcı. Bahsettiğim olay 1 dakikalık saygı duruşu esnasındaki tribün tepkileri. Öyle ki, Mustafa Denizli gibi bir ustanın maç yorumundan çok, tribünlerle ilgili tepkisi rağbet gördü. Hal böyleyken TFF'nin işin doğrusunu anlatmak istememesi ayrı bir sorun. Federasyon iletişim departmanının ya da ilgililerinin bu tür konularda suskun kalmayı tercih ettiğine çok tanık olduk. Eğer bu politika, yönetim kurulu kararı ise ilgili arkadaşlardan özür dilerim. Kendi tercihleri ise bana göre doğru yapmıyorlar.
Olay benim bulunduğum basın tribününden şöyle göründü. Saygı duruşu başladıktan sonra sessizliği fırsat bilen birkaç çatlak ses, bağırmaya başladı. Tribünler çok kısa bir süre sabırlı davrandıktan sonra tepki verdi. Islıklarla o çatlak sesleri hedef aldılar. Devamında kademe kademe artan bir uğultu yükselmeye başladı. Kale arkasında olan bitenler nedeniyle diğer kale arkası suskun kalamadı. "Şehitler ölmez vatan bölünmez" tezahüratıyla kulak tırmalayan o uğultuyu dindirmeyi ve olayı bağlamayı planladılar.
Bir tribün refleksidir. Maça gidenler bilir. Bir noktadan kulağa hoş gelmeyen sesler yükseliyorsa, hep bir ağızdan yapılan tezahüratla o ses susturulur. Yasağın olmadığı zamanlarda deplasman tribününe gidenler ile ev sahibi takım taraftarları arasında yaşananlar hepimizin malumudur.
Aslında çatlak sesler sonrası yükselen tepki tezahüratı ve finaldeki tezahürata da böyle bakmak lazım. Tamamen iyi niyetli tepkilerdi. Ama her şey 40-45 saniye kadar kısa bir süreye sıkışınca doğru tespit yapılamamış olabilir. Zaten işin finalinde noktayı koyan da 'tecrübe' oldu. İtalyan hakem Rocchi, saygı duruşu için 1 dakikalık sürenin bitmesini beklemeden düdüğünü çaldı.
Her şeye rağmen, Konya tribünleriyle ilgili bir tespit zorunlu. Milli takım maçları için bir tribün eğitimi şart. Bunu kim, nasıl yapar söylemek kolay değil. Konya'ya özel bir durum da yok aslında. Ülkenin her tarafı böyle.
Diğer yandan eğrisi doğrusuna denk gelmiş bir durumla karşı karşıyayız. A Milli Takım, İstanbul statlarındaki bölünmüşlüklerden kaçmak için Konya'ya demir atmıştı. Bu zorunluluk, belki de Fransa'ya giden itici gücün varlığını sağladı.
Söylemeden bitirmek olmaz. A Milli Takım gibi Konya tribünlerinin de seviye atlaması şart. Kastettiğim tribün kültürüyle ilgili bir gelişim. Şartlar iyileştirildiğinde uzun yıllar sürecek bir yol arkadaşlığı imkansız görünmüyor.