Kas ağrılarıyla...
Haberin Devamı ›
Bodo Glimt erken gole rağmen sinir bozucu bir sabır ve soğukkanlılıkla devam etti. Galatasaray, skoru almışken hücum presin dozunu düşürebilirdi ama yapmadı. İİki ekip de başlangıç planına sadık kaldı. Oyun ciddi anlamda fiziksel olarak zorlayıcı hale geldi. Ligimizin standartlarının çok üstünde bir tempo ve oyun süresine çıkıldığını not alarak devam edelim. Norveçliler, düdükten sonra bile soluklanmadan oyuna başladı. Galatasaray’ın mücadele seviyesini de yukarı çeken buydu. Her saniyesinde efor gerektiren bir oyuna evrildi sahadaki. Plana bağlı kalmak ve önde baskıyla oynama çabası meyvesini verdi, Galatasaray farkı ikiye çıkardı. Okan Buruk, Bodo Glimt’in koşu mesafelerine çıkılamayacağını hesap etmiş olmalı. Tıpkı diğer Avrupalılar gibi. Eforu, ön alan baskısıyla kullanmayı planlamış. Ve fırsatını bulduğunda da 4 hızlı; Sane, Yunus, Barış ve Osimhen’le boş alan kovalamayı. Bu anlamda planın tamamen işlediğini gördük. Galatasaray, neredeyse set oyununda pozisyon bulmadan, çok net fırsatlar yakaladı. Ya kazandığı toplarla ya da geçiş oyunu ile. Osimhen ve Sane, kariyerlerinin son vuruş standartlarını tutturabilseler, çok daha ciddi bir fark olabilirdi. Ancak oyun değişmezdi. Zira Bodo Glimt uzatmalara kadar çok zorlayıcı ve yıpratıcı bir ısrarla sürekli denedi. Galatasaray’ın sonuna kadar mücadele etmek mecburiyetinde kaldığı bir oyun çıktı ortaya. Lemina ve Toreira’nın 26. dakikada soluklanma ihtiyacı duyduğu; Barış, Yunus ve Osimhen’in 65-70’lerde enerjisinin tükenmeye başladığı bir kapışmaydı dün geceki. Galatasaray, Türkiye liginin standartlarının üzerine çıkarak ve belki de iki katı efor sarfederek kazandı. Liverpool maçındaki gibi. Kramp, kas ağrısı, sertleşen adaleler.. Galatasaray, sahaya adım atan her oyuncusunun fiziki bedeller ödediği, çok hak edilmiş bir galibiyet kazandı. Rakibinden 10 km daha az koşarak üstelik ama daha fazla savaşarak.. Bu standardı korumak Galatasaray’ın Şampiyonlar Ligi macerasını renklendirecek.