Arama

Popüler aramalar

Yazıklar olsun!

Abone OlGoogle News

Abartıyor olabiliriz de ama. Tecrübelerime dayanarak söylüyorum; en az iki stat dolusu Fenerbahçeli vardı orada. Ne kadar çok kadın, çocuk var. Bebekler var annelerinin, babalarının kucağında. Yaşlısı, fazla kilolusu, antrenmansızı öfleye-püfleye yürüyor, Fenerbahçe sevdasıyla. Yürümeyenler veya daha fazla yürüyemeyenler kaldırımdan, evlerinin camlarından, balkonlardan destek veriyorlar, bayrakları, alkışları, el sallamaları, tezahüratları, ıslıklarıyla. Arabalar geçiyor yolun karşı tarafından ve onlar da katılıyorlar kornalarıyla.

Haberin Devamı

Ne kadar düzgün ve itidalli bir kalabalık bu. Bir de, ne güzel giyinmişler. Tertemiz, yepyeni Fenerium ürünleri, Fenerbahçe formaları çoğunda. Onca acıya rağmen, nasıl da mutlu ve güçlü görünüyorlar hâlâ... Bu kalabalığa, terörist muamelesi yapıp, biber gazı ve şiddetle saldırdılar ya!

İnanamadım, gördüklerime, yaşadıklarıma. İlk kez böyle büyük ve insani bir tavır için, demokratik hakkını kullanmaya çalışan oğlum (internet yasağı için de Taksim’deydi ama, o böyle değildi), gözlerini açamadan yürürken “nasıl olur baba” diyor, ben küçücük çocuklar ve ailece orada olanlarla ilgileniyorum; biber gazından daha çok sinirim, üzüntüm ve öfkemden dolayı; göz yaşlarıyla...

Haberin Devamı

Bir metreyi aşan yükseklikteki demir parmaklıkları aşmaya çalışan kadın-erkek, çoluk-çocuk insanlara, o çevrenin halkı yardım ediyor; onların da büyük bir şaşkınlık ve endişe var suratlarında. Böyle düzgün ve itidalli bir kalabalığın üzerine, göz gözü görmeyecek derecede biber gazı bombaları attılar, saldırdılar ya, insanın aklına şu soru geliyor ister istemez; günü geldiğinde, daha ağırlarını da yapabilirler mi acaba! Tabii ki, ‘korkunun ecele faydası yok’! O da ayrı bir konu...