Arama

Popüler aramalar

Üzülme Özden

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Böyle bir havada, böyle bir sahada ancak bu kadar pozisyon bulabilir bir takım. Favori de olsa, sakal da, fazlası olmaz.. Ve Güiza’sı varsa o takımın bu kadar pozisyonla da bir şey olmaz.

Koşturur durursun, orta sahada, savunmada. İnebildikçe kenarlara ortalarsın, kimi adrese, kimi öylesine. Kimi zaman da ortadan girersin, kaçırırsın forvetini, karşı karşıya bırakırsın rakip kaleciyle hatta, gol atsın diye. Ne var ki, Güiza mutsuzluğu ise o pozisyonlara sokulan, çoğunlukla ‘ah!’tan, ‘vah!’tan başka geriye bir şey kalmaz.

İtinayla kaçırılabilir her türlü fırsat; ayağın üstü, içi, dışı, burnu, topuğu, kafanın sağı, kafanın solu, diz, baldır, kalça, kaçırmaya doymaz...

İnsan Bilica’nın, Emre’nin, Baroni’nin yerinde olsa, kıvırıp bir gazeteyi, ayağının üstüne, içine, kafasına hatta biraz da poposuna vurmak ister yavaşça, rahatlayıp, sinir atmak için!

Semih için de bir gazete kıvırmak gerek tabii. O kadar salladığımız Güiza hiç olmazsa kaçırabileceği onca pozisyona girdi ve bir de maçı kazandıran gol pasını verdi. Hatta bir kez de “Gool” diye sevindi. Aslında İspanyol’a yazının tamamında sallıyor olsak da, Semih’le kıyaslamamak gerektiğini de belirtmeli.

Denizlispor’un gücü ve hali belli, bu nedenle ikinci yarı orta sahayı zor geçtiler ve Özden lig sonuncusunun en büyük direnciydi. Sonuç ne olursa olsun, bu şartlarda her iki takım oyuncularını da kutlamak gerekli. Fenerbahçeli yıldızları bu sahaya mahkum eden yöneticilere ise, iki gazete bükülmeli!