Arama

Popüler aramalar

Pardon, kimsiniz?

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Haluk Ulusoy’a olan güvensizlikleri ve federasyonun yan kuruluşlarında mevcut olduğunu düşündükleri çifte standart ise, ‘bardağı taşıran damla’ muamelesi görüyor ve artık kendilerini sorguluyorlardı, “yoksa biz mi paranoyakız!” diye...Tam bu noktada, ‘Kutsal ittifak’ kavramı ve bunu kanıtlar nitelikteki, başka kulüp taraftarlarını bile hayrete düşüren gelişmeler devreye giriyor ve Fenebahçeliler “hayır, biz kafayı yemedik, bunlar kafayı bizimle yemiş” diyerek, en azından sağlıklarını dert etmekten vazgeçiyorlardı...Ne var ki, bu kez sadece sporseverlerin değil, sporsevmez Türk vatandaşlarının bile şaşırdığı bir uygulamayla ‘Denizli’de oturmayanların stada alınmadığı’ 14 mayıs gelip çatıyordu.Yalnızca ikametgah senedi değil, Türk futbolu için başka dersler de vardı o dramatik akşamda. Örneğin; o uzadıkça daha da gerilen ve geren ikinci yarıda, kar, sağnak yağmur, aşırı sıcak ya da herhangi bir doğal afet yoktu, spor yapılmasına, futbol oynanmasına engel olabilecek!!!Nihayet, ‘normal şartlar altında’ oynanan ve uzayan 14 Mayıs akşamı gerilimin sonu oluyor, zaten yeterince gerilmiş olan Fenerbahçeliler kopuyorlardı!İlk sözü “baba” olmayan bebekten, Aziz Yıldırım’a kadar...Hayret!.. “her kötülüğün anası” olarak gösterilmelerine ve Türk futbol tarihinde ilk kez yaşanan bu ağır kayba rağmen, kendi kendilerine kopuyorlardı sadece. Bir-iki küçük olay dışında, sessizce bayraklarını asıyorlardı, olur olmadık yerlere...Belki şoktaydılar, belki de çaktırmıyorlardı! Belki kendileri, belki çok sevdikleri başkanlarının dik durması adına, belki de önlerindeki 100. yıl hatırana, daha mağrur, daha birlikte, daha aşık, daha çok Fenerbahçeli davranıyorlardı...Ne ilginçtir ki, bayrak astıkları, Sarı-Lacivert şapkayla formayla dolaştıkları için bile yadırganıyor, hatta ‘yüzsüzlük’le suçlanıyorlardı...Şimdilerde, 100. yıllarını kutlamaya çalışıyor, o Sarı-Lacivertliler. Kimi atadan, kimi babadan, kimi sonradan Fenerbahçeliliği idrak etmişler. Kolay değil, bir asır boyunca Türk sporunun ön saflarında yer almış, yarışmış, hizmet etmiş, ku...-“Hoop! Bi dakka, bi dakka! Hizmet mi etmişler! Ne hizmeti ya! Ben sana bi şey söyliyim mi? Atatürk yaşasaydı, bu kulüp çoktan kapatılmıştı. Kurucuları, eski-yeni yöneticileri, sporcuları falan, tonlarca Fenerbahçeli hapislerde çürüdüydü bile. Şimdi ne o gecekondu tesisleri vardı, ne adları, sanları. Dur bakalım, çok geç de sayılmaz henüz! Daha fazla yazıp, çizip, konuşulacak, gerekirse bunlardan birkaçı Taksim’de sallandırılacak. Bak o zaman bi daha böyle faydasız, gereksiz bi kulüp kurulabiliyor mu, bu memlekette! Bunlar var ya, esk..”-Pardon, kimsiniz?