Arama

Popüler aramalar

Kim bilir!

Haberin Devamı

Başlangıca bakıp “vay be, zevkli olacak” diye düşündük ister, istemez. Çünkü Baroni, Emre ve Alex işbirliği sonucu bir çok kaliteli ve etkili ataklarla girmişti Sarı-Laciretliler oyuna. Ne varki sadece 10 dakika kadar sürdü bu ve Güiza’yla sona erdi hepsi, ‘ah’ ve ‘vah’lar içinde.
Yumuşak, kaliteli, ince düşünüş ve dokunuşlar, Güiza kabalığıyla hayal kırıklığına döndü tam rakibin gardını düşürebilecek zamanlarda. Sonra, bir de Kazım eklendi buna. ‘Maaşallah Güiza’nın bıraktığı tüm boşlukları doldurdu bizim kara yağız çocuk! Hatta kimi zaman abartıp, henüz atağa dönüşmeden sonlandırmayı becerdi bir çok başlangıcı.

Carlos, gelmişinin, geçmişinin en kötü oyunlarından birini oynuyordu. Önünde ya da çok ilerisinde ve içerideki Andre de, Fenerbahçe’deki en kötü oyunlarından birini; al birini, vur ötekine durumu yani...
Güiza, Kazım, Carlos, Andre kaç etti; dört. Kaç kaldı geriye; yedi. “yedi” demişken hemen belirtelim, Volkan da en kötü gollerinden birini yedi; tam da takımı gol atmış, belki kalan dakikalarda aklı başına gelip, maçı almak için ümitlenecekken...

Gökhan sağda bal yapmayan arı durumundaydı, öncelikle Kazım nedeniyle. Kazım’ın yerine de Devid’i alamazdı Daum haklı olarak. Ki bu gerçek, Deivid oyuna girdikten sonra açıkca belgelendi yine. Bitmiş resmen, Şampiyonlar Ligi’nin belki de tesadüfi oyuncusu!
Neyse, sezonun en kötü oyunlarından birinde kaybetti Fenerbahçe. Ancak, grup maçları ya bu, fazla ümitsiz olmamak gerek! İleride belki daha bir takım olur ve yardımlaşarak çalışırlar, Andre ya da Emre gibi ve kazanırlar o zaman, kim bilir...

Yazarın Diğer Yazıları
Tümü