Topal kaldık!

Haberin Devamı ›
Danimarka ile geçen hafta oynadığımız hazırlık maçının ilk dakikasından itibaren rakibin sağ beki Ankersen ile sol açığı Cristian Erikssen kanatlardan o kadar tempolu geldi ki Fatih Terim, Mehmet Topal'ı stoperlerin arasına gömerek bek arkası açıkları tolore etmişti. İlk 45 dakika 5'li savunmayla hep topun karşısında kalınca da Topal'ı liberoya çevirip Ömer ile Ersan'ın yatay açılımlarını sağlayarak Caner ile Gönül'e tempo kazandırmıştı.
Danimarka maçının 2. yarısındaki oyun Fatih hocayı fena halde yanıltmış anlaşılan. Kağıt üzerinde Vikingler kadar etkin kanat oyuncularına sahip olmayan ve 4-4-2 oynayan İzlanda'ya karşı Topal'ı stoperlerin arasına gönderip 3'lü savunmayla maça başlamak oyunun senaryosunu baştan aşağıya değiştirdi.
Mehmet Topal'ın stoperdeki varlığı pas trafiğinin sorunsuz başlaması adına kabul edilebilir. Ama bu kez İzlanda'nın oyun merkezi olan Sigurdsson'a yapılacak baskı Selçuk ile Emre'ye kaldı. Selçuk sanırım ülke sınırları içindeki en formsuz oyuncu. Enerjisi de psikolojisi de sıfır.
Topal'ın Terim'in elindeki en esnek oyuncu olduğuna şüphe yok. EURO 2008 yarı finalinde Servet Çetin sakatlandığında sahaya stoper çıkmış ve hiç sırıtmamıştı. Ama o takımda Mehmet Aurelio gibi bir ön libero vardı ve tüm ön alan baskısına yetiyordu. Mehmet'in 3. stoper olarak sahadaki varlığı bu Milli Takımı orta alan baskısından mahrum bırakır.
Oyunun tüm senaryosu 2. yarıda yeniden yazılabilirdi. Bunun için Topal'ın ön liberoya geçmesi ve defansın 4'lüye dönmesi yeterliydi. Fakat Fatih hoca top rakipteyken 5'li, hücuma kalkarken 3'lü savunmada ısrar ettikçe oyundan düştük. Bu kurgu, Prandelli'nin EURO 2012'de De Rossi'yle bir hamle oyunu olarak icra edip finale kadar yürüdüğü kıvamda kalsa daha iyi neticeler verecekken, 90 dakikalık bir oyun planına dönüşünce haliyle senaryo mutlu sonla bitmedi, bu oyuncu grubuyla bitmez de...
Her şeye rağmen, Fatih hoca 58'de Ömer Toprak 2. sarıdan atılmasını bile oyunu çevirebilirdi. Arda ile Olcan bu kadar kötüyken Pektemek'in yanında Hakan Balta hamlesiyle Topal'ı öne atabilir ve Sigurdsson'dan esirgediği baskıyı kurabilirdi.
Köy takımı öyle mi?
Son olarak İzlanda hakkında kısa bir bilgi paylaşımı yapmakta fayda görüyorum. Zira maç öncesi ekranları dolaşırken rastladığım bazı yorumlara karşı bunun elzem olduğu kanaatindeyim. İzlanda bugüne kadar herhangi bir büyük turnuvaya katılamadı belki ama son yıllarda önemli bir aşama kaydetti. 2009 yılında Beşiktaş'ın eski oyuncusu Sverisson'u U21 takımının başına getirdiklerinde alt yapı hamlesinin de fitilini ateşlediler. Francouis De Sart'ın 2005'ten itibaren Belçika'da yaptığı jenerasyon oluşturma projesinin bir benzerini hayata geçiriyorlar. Sverisson ile 2011'deki U21 Avrupa Şampiyonası'na katıldılar. Derece yapamadılar ama zaten alt yaş kategorilerinde kriter madalya kadar oyuncu yetiştirmek değil midir? Sadece bizim ülkemizde değil. Son Dünya Kupası'nda U20 takımımız Fransa'ya 2. turda elendiği için takımımızın Teknik Direktörü Feyyaz Uçar görevden alınmıştı.
İzlanda bir proje takımı ve 89 jenerasyonunun üzerine dinamik bir takım kurarak Brezilya 2014'ü barajda kaybettiler. Yani bir köy takımı değil...