Terim olmak mı zor, Kocaman olmak mı?
Haberin Devamı ›
Acaba aynı şey F.Bahçe’de yaşansa, Aykut hoca basın toplantısını bitirdikten sonra görevine devam edebilir miydi diye içimden geçirmedim değil. Her camia kendi içinde çok farklı dinamiklere, tarzlara ve geleneklere sahip. G.Saray’ın yaşadıklarını F.Bahçe’ye, onların yaşadıklarını da Cim Bom’a uyarlayamazsınız. Çünkü dokuları ve kültürleri çok farklıdır. Terim de Kocaman da son bir ayda büyük badireler atlattı. Birisi istifa etti, diğeri eşiğinden döndü.
Her ikisini de zorlu bir süreç bekliyor. Aman efendim Sneijder alındı daha ne olsun deyip Terim’in, bir eli yağda bir eli balda deyip Kocaman’ın yüklerini hafife almayin. Zira ikisi de istim üstünde. O yüzden Terim olmak mı zor, Kocaman olmak mı? diye sormak geliyor içimden. Buyrun cevabını birlikte arayalım.
Terim olmak zordur... Çünkü:
-Takımı devreyi lider kapatmış, Şampiyonlar Ligi’nde 2. tura yükselmişken başkandan gördüğü ‘eleman salvosu’yla ayağına kurşun sıkıldığı için
-Ara transfer döneminde ısrarla stoper ve bek istediği halde tüm para Sneijder’a akıtıldığı için
-Kurulan dev kadroya sıfır tolerans gösterileceği için
-Sneijder’in gelişiyle oyun sistemine format atmak zorunda kalacağı için
Kocaman olmak zordur...Çünkü:
- Karabük maçından sonra istifa edip baskıyla görevine döndüğünden her kayıpta hedef adam haline geleceği için
- Alex sonrasında yeni bir sisteme geçmek yerine aynı formatta ısrar edip Baroni’den bir 10 numara yaratma hevesiyle taraftar nezdinde kredisini tükettiği için
- Takımın 10 numara ihtiyaci gün gibi ortadayken yönetimi transfer konusunda sıkıştıramadığı için
Gözler ne imkansızlıklarla zirve mücadelesi veren Samet Aybaba’nın ne de bir başkasının üstünde olacak. İkinci yarının boy hedefi ya Terim olacak ya da Kocaman...
Bir başkan hayal edin...
Az gelişmiş futbol ülkelerinde ‘başkan egemen’ bir kulüp yapısı vardır ve yöneticilerin yaşam mottosu, ‘Parayı veren düdüğü çalar’dan öteye geçmez. Doğrusu; futbolu, içinden gelen profesyonellerin idare etmesi elbette. Lakin kulüpleri ağırlıklı olarak zengin fanatikler yönettiğinden profesyonellerin rahatsız olacağı bir ortam vardır böylesi futbol iklimlerinde. Şükür ki bizde böyle başkanların sayısı gün geçtikçe azalıyor! Kim bilir belki de günün birinde futbolun kalbinden gelen bir bünyede Aziz Yıldırım’daki heyecanı, Ünal Aysal’daki soğukkanlılığı, Fikret Orman’daki nezaketi ve Sadri Şener’deki kıvrak zekayı toplayabiliriz. Ama hayal işte...