MENÜ

Kayseri daha 'dik' oynuyor

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Trabzonspor yönetimi çok doğru bir tercih yaptı Hami Mandıralı'yla devam kararı alarak. Trabzonlu futbolseverin en çok sorguladığı şeydi rakibe hükmedemeyen oyun tarzı. Avrupa Ligi'nden lider çıkmış olması bile yetmedi Mustafa hocayı kurtarmaya.

Hami Mandıralı'nın Karabük değil ama Torino deplasmanındaki oyun planı tatmin ediciydi. Özellikle Juventus'a karşı 2. yarıda kurmuş olduğu baskı Hami hocanın deyimiyle 'Dik oynamanın' bir getirisiydi. Golü de buldu Trabzon Torino'da ama bir hakem faciasıyla 1-1'i bulacakken 2-0'a yuvarlandılar. Fakat Kayseri maçının ilk yarısında aynı dik oyunu göremedik

İlk 45'te maksimum korku

Trabzon'un oyun karakteri biraz kaleci Onur'un etrafında şekilleniyor doğrusu. Bir takım için hayli tehlikeli bir durum bu. Zira koca sezon boyunca Onur'un kurtardığı maç sayısını hatırlamıyorum bile. Fakat Akhisar maçından bu tarafa Onur'un da şifreleri çözüldü. Trabzon'un en büyük defosu yan toplarda ortaya çıktı. Akhisar stoperi Uğur'un yan toptan Onur'u avladığı pozisyonu Kayseri de ezberlemiş belli ki. Zira maça daha baskın başlayan Domingos'un Kayserispor'u tüm planlarını tehlike bölgesine yakın bölgede topla fazla oynayarak organize edebileceği yan top organizasyonu üzerine kurmuştu.

Mouche gibi Boca Juniors fakrikasından çıkmış bir yeteneğe sahip olduğunun çok farkında Domingos. Bunu oyuncusuna da hissettiriyor. Kayseri'nin sezon başından beri yaşadığı krizler bitmek bilmezken bile ayakta kalan ender isimlerin başında geliyor Mouche. Trabzon karşısında, takımının daha 'dik' oynamasını sağlaması bir yana Premier Lig ortasıyla stoper Mijaloviç'i golle buluşturması onu ilk yarının kahramanı yaptı.

İkinci 45'te maksimum risk

İlk yarıdaki silik futbol Hami hocayı 2. yarıda maksimum risk almaya itti. Buna cesaret edebilmek önemli. Hami hocanın ilk günden beri sarfettiği sözlerin altının dolu olduğunun kanıtıydı yaptığı değişiklikler. Emre'yi kenara alıp Henrique ve Janko'yla ikinci yarıya başladı. Borceuanu-Adrian-Özer'in orta alan üstünlüğünü ele almasıyla oyunun rengi değişti. Bu standartlara Colman ile ulaşamıyor olmaları Arjantinli adına gerçekten de düşündürücü. Hami hocanın aldığı maksimum risk karşılıksız kalmadı. Bu değişiklikler Trabzon'u daha dik oynar hale getirdi.

Yapmayın arkadaşlar

Galatasaray-Beşiktaş derbisindeki fakir futbolu hayıflanarak izledik. Sonuç odaklı futbol mantalitesi seyir zevkini hayli aşağılara çekiyor. Topla daha az haşır neşir olan futbolcu arkadaşlar, faul almayı oynamaya tercih ediyor, hakemler de sık sık kolay düdüklerle pozisyonları keserek bu suça ortak oluyorlar. Mesela Galatasaray-Beşiktaş derbisinde topun oyunda kaldığı süre 45.37 dakika. Ligimizde bir maçta topun oyunda kalma ortalaması 46 dakikalar civarında. Yani derbi ortalamanın bile altında kalmış. Peki Şampiyonlar Ligi ortalamasının 61 dakika olduğunu varsadığımızda, aradaki 15 dakikayı çalan arkadaşların biz futbolseverlere borçlu olduklarını unutmamaları gerekmiyor mu?

Bence hiç umurlarında değil. Mesela 22. dakikada Olcan sağ kanattan rakip kaleye inmeye çalışırken önündeki Ömer Bayram, stattaki 20 kameraya, 6 hakeme rağmen faulü almak için kendini öyle atıyor ki... FİFA kokartlı Fırat Aydınus da bu harekete pirim tanıyor. Çalıyor olmayan faulü. Oyun duruyor. Topu tekrar oyuna sokmak için özel bir seromoni düzenleniyor, gitti mi 45 saniye. Ama aynı Aydınus Avrupa'da maç yönetirken çalmıyor bunları.

YORUM YAZ