İyi, kötü, çirkin!

Haberin Devamı ›
Başlığın maçla alakası yok, bugün söze herkesin affına sığınarak başka bir boyuttan başlamak istiyorum...
Böyle günlerde insanın içinden başka şeylerle ilgilenmek gelmiyor. Hayat Soma'da olanlarla duruyor sanki iyisiyle, kötüsüyle, çirkiniyle. İnsanın kafasına birçok şey "Dank" ediyor; yaşadığın anın, sevdiklerinle beraber olduğun saniyelerin değerini daha iyi anlıyor küçük beyinlerimiz. İyileri daha iyi, kötüleri daha kötü, çirkinleri de daha çirkin gösteriyor bu tür travmalar. Ben kendi adıma son nefesinde bir kağıt parçasına, "Hakkını helal et oğlum" yazan baba gibi düşünüyorum; oğlunu bir daha göremeyecek olmanın acısı ölümün önüne geçiyor.
300 can gitti resmi sayılara göre, söylerken bile kolay değil, insanın burnunun direği sızlıyor.
Başta sedyeyi kirletmek istemeyen çocuk olmak üzere Soma halkı ve onların acılarını paylaşan tüm dünyanın iyi insanları bize iyiliğin ne olduğunu öğrettiler.
Kayıpları umursamayan ve kendi kıçlarını kurtarmak için yılan gibi kıvrılan maden patronu ve kurmayları sayesinde kötülüğün ne olduğunu öğrendik iyice.
Bir de çirkinlik var ki dozunun buralara ulaşabileceğini hayal bile edemezdik. Yere düşene tekme en aşağılık sokak kavgalarında bile aşağılık bir hareket olarak kabul edilir. Acılı insanın küfrüne cevap yumruk değil omzuna koyacağın eldir. Ne kadar emir kulu olsan da cenazeleri olan evlerin gözyaşı akan pencerelerine TOMA'larla su sıkmak insanlığa sığmaz, bu millet bir daha size asla güvenmeyecek bu çirkinlikleri yaptığınız için, kanayan yaramıza tuz değil kezzap döktünüz. Çirkinliğin en çirkinini öğrettiniz bize.
Hepimizin içi dolu, yumruğu sıkılmış, gözlerimiz ise yaşla dolu. "Ne yapabiliriz" diye belki de bin kere sorduk kendimize ama giden canları yerine getirebilecek hiçbir şey yok. Ateş bu sefer düştüğü değil tüm insanlığı yaktı, başımız sağ olsun. Hepimize sabır dilerken çekinerek de olsa mesleğimin ilgilendirdiği konuya geçiyorum.
Galatasaray Türkiye'dir
Soma felaketinin ilk dakikasından itibaren tüm camia tek yumruk aynı duruşla dikildi uğursuzluğun karşısına. Sezonun son maçında da futbolcularını madenciye, mabedini madene çevirdi Galatasaray. Bu millete iyi günler yaşattığı kadar kötü gününde de yanında olduğunu hissettirdi. Birinci olmuşsun, ikinci olmuşsun, böyle günlerde pek önemi kalmıyor. Sporun kendi içindeki durdurulamaz şiddeti bile kenarda saygı duruşuna geçiyor. Atılan gollerde yaşanan sevinç bile ürkek. İşte böyle bir atmosferde Galatasaray rakibini mağlup ederek Şampiyonlar Ligi'ne adımını attı.
Goller ikinci devrede
Maça Galatasaray atak başladı. Kontratak golü bekleyen Erciyessopr'un ise havası "Başladığı gibi bitse iyidir" şeklideydi. Ilk devre sayısız goller kaçıran Galatasaray forvetleri ikinci devreye golle başladılar. 90 dakika boyunca defansta duvar ören Chedjou, "Siz beceremiyorsunuz bu işi, gol atağı böyle başlatılır" diyerek topu Snejder ile buluşturdu. O da ayağının ucuyla Burak'a, golcü futbolcu da kaleye. Bütün Galatasaray Camiası derin bir oh çekti bu golle.
Sonra biraz al gülüm ver gülüm ve Umut'la 2 - 0. Rehavet her zaman kötüdür, karambolde Erciyes'in golü Mangane'den geldi. Yine stres sardı camiayı ama süre de bitince Galatasaray ikinci en büyük hedefine de ulaşarak kendi ligine olan yolculuğuna başladı.
Galatasaraylı futbolcuların maç başındaki gerçek madenci kaskları, raklam panolarındaki Soma desteği ve çıkış tünelinin maden ocağı dekoru güne yakıştı ama gollerdeki sevinçlerin dozu daha ayarlı olabilirdi.
Bu günlük hakeme bir şey dememek de galiba bize yakışan olacak.